20 Ekim 2008 Pazartesi

Ünlüler sizin bildiğiniz gibi değil

MTV Avrupa Müzik Ödülleri’nde en mütevazı aday Emre Aydın birinci oldu. Aydın, magazinde görünmenin insana hayran kazandırmadığını söylüyor. İşte Star Gazetesi'nden Emre Aydın röportajı:

İki yıl önce çıkarttığı Afili Yalnızlık’la hızlı bir üne kavuşmuştu Emre Aydın. Genç sanatçı bunun gelip geçici olmadığını, hayranlarının oylarıyla kazandığı MTV Avrupa Müzik Ödülleri Türkiye birinciliğiyle kanıtladı.

MTV Müzik Ödülleri adaylarıyla sonuç kesinleşmeden yapılan röportajlarda en az iddialı konuşan sizdiniz.
Benim fan kulübüm kalabalık ve acayip organize. Biz ekipçe müzik dışında bir şeyle uğraşmadığımız ve basına başka bir şey de yansımadığı için insanlar bunu bilmiyor. Diğer adaylardan daha başarılı veya daha popüler olduğum için değil ama fan kulübümün çok geniş, çok hırslı bir kulüp olduğunu bildiğim için aklımdan geçiyordu. Benim internet sitemin aktif 120 bin üyesi var. Çok server’dan atıldık çünkü kaldıramıyor server. Şimdi; sektörün de değişmek üzere olmasından kaynaklanan bir deyim oluştu, ‘interneti güçlü, interneti zayıf sanatçı’ diye. Benim internetim iyi. Yeri gelmişken fan kulübüme tekrar teşekkür edeyim.

HERKES MAGAZİN SEVMEZ

Siz MTV Müzik Ödülleri’nde her gün gazetelerde resimleri çıkan Hadise ve özellikle Hande Yener’i geçtiniz. Ama sizi basında nadiren görürüz.
İnsanın birinin fanı olması için yaptığı işi sevmesi lazım, kendini ona yakın hissetmesi lazım, yanlış da anlamış olsa, doğru da anlamış olsa, ortak bir şey bulması lazım. Gazetede, televizyonda boy göstermekle konser salonundaki başarının bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Yaptıklarınız birilerine gidiyor zaten. O kadar görünmenin fayda değil zarar verdiğini düşünüyorum. Gerçekten müzik dinleyen, -kendim için demiyorum- bu adam değerli bir adam, buna sataşamazlar, bunu incitemezler diyen kitle gazeteyi açtığında falancanın eşi şununla yakalanmış gibi haberlerle ilgilenmiyor, hatta bunlardan nefret ediyor. Çünkü müzik dinlemek istiyor, müzik yaptığını düşündüğü ve medyada fazla yer almayan az insan var, o da onları kollamak istiyor ve fanı oluyor. Haşmet Babaoğlu’nun bir tespitine denk gelmiştim, ‘Siz Türkiye’nin ünlülerini baştan sonra yanlış biliyorsunuz. Biraz konserlere gidin, kimin ne kadar dinleyicisi var, kim şarkılarına baştan sona eşlik edildiğine şahit oluyor, onu bir görün’ diyordu. Ben de bir zamanlar çok koyu olmasam da birilerinin fanı olmuştum ve hiç de gazetelerde röportajları çıktığı için olmadı, fanı olduktan sonra gazetede röportajlarını aradığımı biliyorum.

İNGİLİZ ARAP’TAN FARKSIZ

Eskiden arabesk dinleyenlerin artık rapçileri ve sizin gibi müzisyenleri dinlediği söyleniyor. Ne dersiniz?
Tabii, benim dinleyicim içerisinde arabesk dinleyen de var, arabesk dinlemeyen de var. Aslında o metal, rock gruplarının, hele metal gruplarının sözlerini tercüme ettiğiniz zaman acayip acılı olduğunu görürsünüz. Bizse arabesk dinlemenin utanılacak bir şey olmadığını bir türlü anlatamadık. ‘Arabesk diyorlar ben bunu dinlemeyeyim’ diye bir şeyimiz var. Bizim müzikte duyduğumuz o komalı sesleri arabesk olarak yorumlamamız da yanlış. O da sadece Arap değil Türk müziğinde olan bir şey, türkülerde var. Benim için böyle bir mesele yok. Ta 6. Cadde zamanında Müslüm Gürses falan çaldık barlarda, zaten Sabuha’yla ortaya çıktık. O zaman hiç kabul edilmiyordu. Benim için arabeskvari demeleriyle İngilizvari demeleri arasında bir fark yok. Çünkü İngilizlerin Araplardan daha iyi olduğunu düşünmüyorum.

Siz arabesk, mesela Orhan Gencebay dinler misiniz?
Devamlı dinlemem ama mesela Orhan Gencebay’ın klasiklerini almıştım. Cover ’layacağımız şarkıları da radyoda dinlediklerimizden seçiyorduk. Çok aktif arebesk dinlemiyorum ama muhtemelen kendi çevremde en çok dinleyen insanımdır.

Üniversiteyi İzmir’de okumuşsunuz. İzmir’in kızları meselesinin gerçekliği nedir? İzmir’de kadınlar biraz daha rahattır ama erkekleri de öyle. Her kesimden insan var ve Türkiye’deki o çok farklılığı huzur içinde yaşayan tek yer İzmir’dir belki de. Ama İzmir’in kızlarıyla ilgili bir şey yok yani. (gülüyor)

Basçınız ve kemancınız kadın. Bu nadir görülen bir durum. Sizce neden?
İkisi de dünya şekeridir. Erkekler yeteri kadar güvenmiyorlar kadınlara. Nedenini bilemiyorum. Uçakta kadın pilot sesi gelse benim arkadaşlarım huzursuz oluyor. Eski basçımız Gözde İsveç’e yerleşti, yerine Feray geldi, Gözde’nin sahne performansının yarısını yapacak bir erkek tanımıyorum ben. Bir kere kadınlar çok çalışkan. Bir müzisyenle çalışmak üzere onu dinleyecekseniz on tane şarkı verirsiniz, onları çalışacak. Erkeklerin yüzde 70’i onlara hazırlanmadan gelir ve çalamaz. Kadınların da yarısı çalamaz ama hepsi hazırlanmıştır. Kemanı çalan arkadaşımız Melis’in inanılmaz bir sahne elektriği vardır. Zaten hepsinin kendi fan kulüpleri oluşmaya başladı zaman içinde.

ŞİİRDEN VAZGEÇMEDİM

Bir klibinizde bir transseksüelle oynamayı düşündüğünüzü ama sonra vazgeçtiğinizi duydum.
Doğrudur. Çekindik sonra. Video çekmek kolay bir şey değil. Hem emek isteyen hem bütçe isteyen bir şey. Yayınlanmaz falan diye çekindik. Bebeğim’e çekecektik. Ben Yalnızım diye bir şarkıya klip çektik. Yakında yayına girecek.

Yeni albümünüz ne zaman çıkacak?
Yeni albüm eğer bir aksilik olmazsa şubatta falan çıkar.

Hala şiir okuyor musunuz?
Okuyorum, İkinci Yeni’den sıkılmadım hala. Oktay Anar okuyorum. Çok methedilmişti, en sonunda gidip aldım bütün kitaplarını, çok başarılı buldum.

BENİM O AFİLİ YALNIZ

Lisede kızlar arasında çok popüler olduğunuz ve aslında şarkılarınızdaki acıları yaşamadığınız söyleniyor.
(Gülüyor) O zamanlar basket takımındaki çocuklar popüler olur, okul grubundaki çocuklar popüler olur. Ben de okul grubundaydım, onunla ilgili bir şey. Yoksa bende bir numara yok. Ama Afili Yalnızlık’ın teması yaşanmış bir şey, diğerlerinin arasında kurgu olan da var. Zaten en gerçek olanın içinde de kurgu oluyor biraz mecburen çünkü şarkı içerisinde sistematiği olan bir şey. Bütün koşullar birleşmişti. Alakasız bir yerde, yalnız başıma kaldım. İzmir’i bilenler için; Buca’da okuyorum, evim Göztepe’de. Arkadaşlarım gelemiyordu, Bütün arkadaşlarım bir yerlere gitti, kimisi okulu bitirdi. O arada ilişkim bitti. Öyle bir dönemdi o. Zaten o yüzden yalnızlık temasını çok rahat işlemiştim.

Hep kalp kıran kadınları anlatıyorsunuz şarkılarınızda. Ama kızlar kalplerinin erkekler tarafından çok kırıldığını söylüyor. Hangisi gerçek?
Kızların kalbi daha çok kırılıyordur. Bu ataerkil bir toplum, çocukluktan itibaren her hareketi kısıtlanan bir güruhun tabii ki kalbi daha kırıktır. Bu kadınlarla ilgili değil de ben belki yüzüne söyleyemediklerimi şarkılar ile iletiyor olabilirim.

Kadınlar bu kadar çok aldatıyor mu erkekleri?
Kadınların aldatması her aşamada daha zor. Erkeğin aldatması işten bile sayılmıyor arkadaş çevresinde. Kadının kendi arkadaşı bile aldatmasını yadırgıyor. Kadının aldatması daha zordur.

Beatles’ın çıktığı Liverpool’un sizin için bir anlamı var mı?
Liverpool’un benim için bir anlamı yok. Ben utanarak söylüyorum, Beatles’ı kaçıranlardanım. Zaman olarak da kaçırdım da, sonradan da dinleyip algılayamadığım bir gruptur. Evet başarılı şarkıları var ama hitap etmedi bana. Doors da öyledir benim için.

Liverpool’da yapmayı planladığınız özel bir şey var mı?
Kendimden çok farklı bir şey yapmayacağım. Zaten bu ülke içinde 10 kişiye de çalsak, bin kişiye de çalsak azami gayret sarf ediyoruz hep beraber. Ama ülke temsili var işin içerisinde, o önemli. Tabii bir şeyler yapacağız ama normalde yapmayacağım şeyleri yapmam.

Rakipleriniz arasında kimler var?
Bayağı önemli sanatçılar var. Nightwish var mesela. Leona Lewis var ama şu anda birinciyiz. Dün dördüncüydük, birinci Nightwish’ti, bugün değişmiş. Çok yeni, bir süre sonra inecek aşağıya. Eurovision usulü oylanıyor. Oy sayısına göre değil. Hem oy sayısı hem oylama önemli. En yüksek puanı alsanız 22 puan alıyorsunuz. Buradan 100 milyon oy atalım önemli değil, dışarıdan gelmesi lazım. Rusya’dan Eurovision birincisi var. Ama biz alırsak çok eğlenirim ya. (gülüyor) (Röportaj: Ayşe Düzkan/STAR)