6 Ekim 2008 Pazartesi

Pop yeni starlar çıkaramıyor

2000 yılından bu yana gençliği sırtlayıp götüren bir pop müzik sanatçısı çıkmadı Türkiye'de. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer hatta Erol Evgin hâlâ sahnede ve sanki eskiler olmasa popüler müzik olmayacak gibi...Sabah Pazar'dan Murat Meriç'in yazısı:

Bit pazarları yakın dönemde yeniden canlandı, nurlandı. Popüler müzik alanında eskiye epey bir rağbet olduğunu söylemek yanlış olmaz. 2000'li yılların başında eski şarkılar ortalığı kaplamıştı ve o zaman bunu, yeni bestecilerin çıkmamasına bağlamıştık. Herkes işin kolayına kaçıyordu: Eskilerden (tercihen Hababam Sınıfı serisinin müsamere sahnelerinde kullanılmış) bir şarkıyı albüme koyup, gerisini ıvır-zıvırla dolduruyorlar ve ne hikmetse kötü icra ve yoruma rağmen satıyorlardı. Henüz internet her yeri kaplamamış, bilgisayar kullanımı gelişmemiş, 'şarkı indirme' denen kavram memlekete girmemişti. Derken MP3 denen şeyle tanıştık ve bunun internette kolaylıkla bulunabildiğine şahit olduk. Bununla birlikte popüler şarkıların albümü sattırma devri sona erdi, iş maharete kaldı. Bu arada eski şarkıları dillerine dolayanlar birbiri ardına yok oldu. En basitinden, bir dönemin 'nostalji kraliçesi' Muazzez Ersoy'un adını artık zikreden var mı? Ya da Atilla Taş'ı hatırlayan?

AJDA VE AYNEN ÖYLE
İş maharete kaldı dedik ya, bu, piyasanın lokomotifliğini eski şarkıcıların üstlendiği manasına geliyor biraz da. Son dönemde çıkan, satan albümlere baktığımızda, yıllardır baştacı ettiğimiz şarkıcılarınkini üst sıralarda görüyoruz. Süperstar Ajda Pekkan'ın Aynen Öyle'si, sanatçının en parlak albümü değilken ve daha çıkalı çok olmamasına rağmen geçtiğimiz yazın albümü oldu. Aynen Öyle, bir önceki albümden iyiydi ama onu eski albümleriyle hatırlayan, dillere dolanmış şarkılarını bilenler için bir teselli mahiyetinde yalnızca. Yoksa, Pekkan diskografisinin vasat albümlerinden. Yine de bu yoklukta parladı ve 1 numaraya oturdu.

SEZEN AKSU, KONSER ŞAMPİYONU
Sezen Aksu'nun yaz başında çıkan Deniz Yıldızı albümüyse fazlasıyla sakindi. Dillere düşen bir şarkının olmaması albümün fenalığından değil, başta da söylediğimiz sakinliğinden, hatta kişiselliğinden. İnsanlar toplu halde şarkıları terennüm etmek yerine bu albümü evde yalnız başlarına dinlemeyi tercih etti. Yine de Sezen Aksu, açık ara bu yılın konser şampiyonu oldu. Verdiği bütün konserler hıncahınç doldu. Albümü çok satan, şarkıları dillere düşen Ajda Pekkan ise konserlerinde önde biriken, 'fan' kitlesi dışında büyük kalabalıklar göremedi. Nükhet Duru ve Nilüfer, bu yıl içerisinde birer single çıkarttı, adlarından böyle söz ettirdi. Eski şarkıları hatırına konserleri ilgi gördü. Yazın sürpriz ismi ise son dakikada çıkarttığı Sahici albümüyle Deniz Seki oldu -ki onun da yeni bir şarkıcı olduğunu söyleyemeyiz. Betül Demir, Bengü, (eski dönemleri hatırlatırcasına Ferdi Tayfur'un Yıldızlar da Kayar şarkısıyla adından söz ettiren) Tan, geçen yazın 'yeni' isimleri ama bunlar popun bir yenileşme içerisinde olduğunu kanıtlayacak güçlü isimler değil. Zaten öyle bir durum da yok ortada. Bas Gaza ile adından söz ettiren İsmail YK, daha ziyade Alamancı'ların desteğiyle kendine büyük bir kitle yarattı ama onu da pop sınırında değerlendirmek abes. Evet, popüler ama anladığımız anlamda pop olup olmadığı şüpheli. Kıraç ve Funda Arar, birbirlerine destek verdiler, popülerliklerini dizilerde seslendirdikleri şarkılarla sağlamlaştırdılar ama onlar da yeni değil. Zeynep Casalini ve Müfide İnselel ise yaptıkları onca başarılı işe rağmen büyük kitlelere ulaşamayan iki iyi isim. Ancak Mirkelam, Göksel, Nil Karaibrahimgil gibi nevi şahsına münhasırlar arasında anabiliriz onları.

HİÇBİRİ YENİ DEĞİL
Hande Yener, '90'lı yılların başında ortalığı kasıp kavuran Yonca Evcimik'in yerini aldı, işi çok daha ileriye götürdü. Artık ayakları yere sağlam basan, ne yapacağı merakla beklenen bir star. Tarkan, Metamorfoz'la beklentileri boşa çıkarttı belki ama hâlâ memleketin en büyük pop şarkıcısı. Kenan Doğulu, Mustafa Sandal ve Serdar Ortaç, onu takip eden isimler. Rafet El Roman'ı da bu yılın en çok satan albümlerinden birine imza attığı için bu isimlerin arasına eklemekte fayda var. Emre Altuğ ve Gökhan Özen ise, bir kuşak geride olmalarına rağmen bu ekibe dahil oldular. Dikkat ederseniz, saydıklarımızın hiçbiri 'yeni' değil. Dolayısıyla gençliği sırtlayıp götüren yeni birilerinin olduğunu söyleyemiyoruz. Nice ümitlerle ve büyük kampanyalarla piyasaya sürülen Murat Boz kof çıktı. Belki Keremcem'den söz edebiliriz ama o bile 'eskiler' arasına girdi.

SEBEP NEDİR?
Peki 'eskiler'in ortalığı canlı tutmasının, yenilere pabuç bırakmamasının nedeni ne? Bunu piyasa koşullarında, yapımcıların olaya bakışında da arayabiliriz elbette ama iğneyi onlara batırırken çuvaldızı kendimize döndürmekte fayda var. İnternetin cep telefonlarından bile ulaşılabilir bir mecra haline gelmesi ve istediğimiz şarkıyı anında bulabiliyor olmamız, biz alıcıları bir tembelliğe sevk etti. Albüm alanların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Pek çok albüm sadece CD olarak basılıyor, kaset giderek unutuluyor. İnsanlar önce internet aracılığıyla meşhur oluyor, sonrasında albümünü çıkartıyor ama Evlerinin Önü Boyalı Direk'le adlarından söz ettiren Öykü-Berk ikilisi dışında bu işin kaymağını yiyen de pek yok. Daha da önemli bir sebep, artık çarpıcı şarkı yapılamaması. Çıktığı anda dillere düşen bir şarkı yok. Arada sivrilenler de iki ay içerisinde unutuluyor. Yazın ortaya çıkan, yazlık şarkılar yapan Ayşe Hatun Önal, Demet Akalın, Asuman Krause, Yıldız Kaplan gibi isimler bu söylediklerimizin ispatı. Bu isimlerin yolunu açan Petek Dinçöz ise artık 'eskiler' kategorisinde.

KALANLAR DA OLMASA HALİMİZ HARAP
Yakın zamanda yapımcıların yüzünü güldüren tek albüm ENBE Orkestrası'nın Ferhat Göçer, Ajda Pekkan, Sultana gibi isimlerle takviye ettiği albümü ama onu da sırtlayıp götüren tek bir şarkı (Kalp Kalbe Karşı). Alaturka neredeyse bitti, arabeski hâlâ eskiler sırtlıyor; Kibariye, Müslüm Gürses gibi isimler yorumculuklarıyla, Özcan Deniz, Emrah gibilerse değişimleriyle adından söz ettiriyor. Gülben Ergen, BKM desteğiyle yükseldi. Hülya Avşar ise şarkıcılığı neredeyse tümden bırakarak televizyonculuğa başladı. Geçtiğimiz yılın bütün kulvarlarda en çok satan albümüyse Shantel'in Disko Partizani'si! Bit pazarından söz ettik yazının başında; Odeon'un arşivini açması, eski şirketlerden Yavuz ve Türküola'nın kataloglarında yer alan albümleri birbiri ardına piyasaya sürmesi, Ossi gibi arşive yatırım yapan şirketlerin kurulması piyasanın sıkıntısından. Bir dönem, bütün eskiler birbiri ardına 'best of' çıkarıp, geri dönmeye kalkmışlardı. Kalan kaldı, diğerleriyse çoktan tarihe gömüldü. Bu kalanlar da olmasa halimiz sahiden harap.

KIRIKA, PİNHANI, HEPSİDurum elbette bu kadar vahim değil. Kırıka gibi bizi heyecanlandıran işler, Pinhani gibi memleket müziğinin yüzünü ağartan gruplar ve Yasemin Mori gibi sahiden çok iyi yeniler piyasaya çıkıyor. Ancak bunlar da bir avuç iyi dinleyiciye hitap ettiğinden, pop camiasında anılmaları abes kaçıyor. Yine de önümüzdeki yılların müziğini şekillendirecek isimler bunlar ve onları desteklememiz şart. Bütün bunlardan söz etmişken (farklı bir kulvarda olmasına rağmen) Hepsi grubunu unutmayalım elbette. Mete Özgencil'in bir projesi olarak ortaya çıkan dört şeker kız, çoktan taklitlerini yaratan bir grup haline geldi ve galiba son dönemde çıkmış tek iyi yeni proje bu. Üçüncü albümlerinde '90'ların hitlerini yorumlamayı tercih ettiler ama Birkiüç, MP3, 4 Yüz gibi grupların da önünü açtılar. Memleket popunun yenilenmeye ihtiyacı var mı bilmiyoruz ama dışardan baktığımızda bu arenanın da siyaset arenası gibi eskilerin elinde olduğunu dehşetle fark ediyoruz. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer hatta Erol Evgin hâlâ sahnede, yanlarında yetişen Sertab Erener, Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel gibiler onların yanında, Mirkelam'dan Nil Karaibrahimgil'e uzanan bir ekip de bir adım geriden onları takip ediyor. Neyse ki Yasemin Mori gibi gümbür gümbür gelerek yerlerini şimdiden sağlamlaştıranlar var. Yine de, 2000'li yıllar biterken milenyumdan bu yana çıkmış yeni bir isim olmadığını görüp hayıflanmak mı gerek, yoksa "İyi ki bunlar var," demek mi; bunu zaman gösterecek...