SEZEN AKSU haziranda yeni bir albümle geliyor: “Deniz Yıldızı”. İlk dinleyenlerden biri olma ayrıcalığını tattım. Sezen yeni doğmuş yeğenini, Hrant Dink’i, Onno Tunç’u, İzmir’in kızlarını anlatıyor şarkılarda. Türkiye gibi; az güldüren, çokça hüzünlendiren bir albüm. Fikrimi soruyor, “Şarkılara dökülmüş bir belgesel olmuş” diyorum.
Sezen Aksu’yla 23 Nisan gecesi NTV’de UNICEF’in “Anaokulu Ekliyoruz” kampanyası için iki saat canlı yayın yaptık... O gün 1 milyon YTL toplandı; sevindik, gururlandık.
Şöhretini kâh yeni yeteneklerin kâh Cumartesi Anneleri’nin kâh Hasankeyf’in kâh Allianoi’nin hizmetine sunan “UNICEF küçükelçisi”ne bir kez daha şapka çıkardık.
Sekiz yıl süren ve onu hayli hırpalayan hastalığı gömmüş, eski sağlığına, neşesine kavuşmuştu.
Ev sohbeti tadındaki söyleşinin ardından, iki kat yukarı çıkana dek 20 ayrı kişi ve grupla fotoğraf çektirdi Sezen...
10 dakika içinde rica üzerine birinin şiirini okudu; birinin şarkısını dinledi, bir konser davetini kibarca geri çevirdi.
Bir sanatçı arkadaşının sevgilisine evlenme teklif ettiğini öğrendi; hemen kızı arayıp tebrik etti.
Sonra da inanılmaz bir enerjiyle, (aç karnına) gece yarısı soluğu stüdyoda aldı; yeni albümü için çalışmaya daldı.
Davet üzerine ben de ona eşlik ettim. Bu albüm için Amerika’dan gelen Arto Tunçboyacıyan’la ve günde 19 saat çalışarak en düzgün sesleri yakalamaya çalışan teknisyen dostlarıyla tanıştım. Haziranda çıkacak “Deniz Yıldızı” albümünün ilk dinleyicilerinden biri olmanın ayrıcalığını tattım.
Çok açık etmeden, albümden tüyolar vermeye çalışacağım.Aşktan çok hüzne yakın
Ondan yürek sızlatan hisli aşk şarkıları bekleyenler biraz hayal kırıklığına uğrayacaklar. Albümün yürek sızlatacağı kesin ama melankoliden değil kederden...
Sezen Aksu’nun yeryüzünde ve ülkesinde yaşananlardan damıtıp ciğerinden söktüğü, gözlerindeki kan çanağıyla suladığı bir albüm bu...
Mısralarında birkaç yıldır yaşadığımız kavgaların sancısı, yitirdiğimiz canların sızısı, başımıza gelenlerin tortusu var.
Vicdana yazılmış mektuplar bunlar; popüler sanatın kayıtsızlığını, suskunluğunu yarıyorlar.“Son İstanbul Beyi”
Sezen iki hafta önce doğan yeğenini, alışkın olmadığımız kadar kişisel, otobiyografi tadında, masum mısralarla selamlıyor; selamlarken kendi çocukluğuna, çocuğuna göndermeler yapıyor.
Sonra bebeğin müjdesinden, katledilen bir dostun matemine geçiyor, “Güvercin”le Hrant’ı anımsıyor; “Bir daha uçar mı güvercin” diye sorarak sanki yalnız ona değil, yitirdiğimiz vicdanımıza ağıt yakıyor.
Dönüyor; unutulmaz “Yol Arkadaşı”nı anıyor; “Son İstanbul Beyi” Onno’ya sitem ediyor:
“Ben sana küsüm aslında / senin haberin yok...”“İzmir’in Kızları”
Türkiye gibi; az güldüren, çokça hüzünlendiren bir albüm bu...
Gerçi arada bir “tak tak tak” ritim tutan bir Roman şarkısında ya da “Menajer”de, o bildiğimiz, uçuk, işveli Sezen oluyor. Bu yaz Çeşme’yi sallayacak “İzmir’in Kızları”nda fayton ve topuk tıkırtıları arasında Kordon’da etek uçuşturuyor.
Ama sonra “Beşik”le yeniden içe kapanıyor.
“Buraya bu acıyı çekmeye geldik / Hazdan kendimizden geçmeye geldik / Hayat iksirinden içmeye geldik / Geldik, gidiyoruz.”Bizi affet Mehmet!
Fikrimi soruyor:
“Şarkılara dökülmüş bir belgesel olmuş” diyorum.
Albüme sinen hüznün nedenini şöyle anlatıyor:
“İnsanın yaşadığı dünyada, ülkesinde olanlara kayıtsız, sessiz kalması mümkün değil. TV’den, gazetelerden, ülkenin bugününden ne biriktiyse albüme de yansıdı tabii: İnsanın insanla kavgası, savaş, kan, gözyaşı...
Zaman içinde insan kendi merkezine uzaklaştıkça başkalarının acılarına karşı daha hassaslaşıyor. Gençlikte acı, başkalarının acısı ama yaş aldıkça onlar senin acın olmaya başlıyor.”
“Mehmet” o birikimin ürünlerinden biri... Karmaşık bir siyasi soruna, insanın penceresinden bakan bir feryat:
“Mehmet daha çok küçüksün Mehmet / Bilmiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet / O kadar vaktin olmadı zaten / Ama sen ümit etmeye devam et.
Mehmet, küçücüksün Mehmet / İnsan soyu böyle en nihayet / Öteki desen beriki desen / Kendini de bizi de dünyayı da affet!”Ümitvar
Yine de Mazhar gibi “Benim hâlâ ümidim var” diyor Sezen:
“Burası vicdanlı bir coğrafya... Hiç umulmadık anda, insanın ümitlerini yeşertiveriyor.”
Bütün bu yaşananların, yılların suskunluğunu yeni yeni delmekten, konuşulamayan tabuları nihayet deşebilmekten, yani değişmekten, demokratikleşmekten olduğuna inanıyor:
“Daha yeni konuşmaya başladığımızdan önce dövüşüyoruz doğal olarak ama bunun arkasından ortak bir sağduyunun devreye gireceğine inanıyorum ben... Çünkü çelişki çözülmek içindir; üzerine oturup beklenmez. Buna zaten hayat izin vermez. Hayatın kusursuz bir programı var. O program karşısında insanoğlu direnemez. Ben umudumu kaybetmeyeceğim.”NE DEDİ?
“Şöhretim bir işe yarasın istiyorum”
Neden röportaj vermiyor?
“İnsan şarkıcı kimliğiyle röportaja oturduğu zaman düello gibi bir karşılaşma oluyor. Karşı taraf haber çıkarmak istiyor; benim tarafımda oturan da kendini koruyup kollamak istiyor. İki taraf da gizli bir zeka yarışına girişiyor. Düşündüm; ‘O enerjiyi şarkıya türküye ayırırsam daha hayırlı olur memleket için’ dedim.”Annesiyle özel bir an
“Geçen sene annemlerin yanındaki odada kalıyorum. Annem ‘Gel Sezencim, yanıma uzan’ dedi. Böyle şeylere alışkın değilim ben... Yanına uzandım annemin; sarıldı bana... ‘Sen çocukken okula gittikten sonra ben hep arkandan öpüp koklardım. Bize öyle öğretmişlerdi. O zamanlar yeteri kadar öpüp okşamadığım için hep çok üzülüyorum’ dedi. Şimdi şapur şupur rötar kapatıyoruz.”Ünlü olmak
“Günümüzün iletişim koşullarında ünlü olmaktan daha kolay bir şey yok; ille bir şey üretmen gerekmiyor. Hayata bir değer katmadan da öyle gerine gerine dolaşabilirsin ömür boyu... Ama ne için ünlü olduğun, hayata ne anlam katabildiğin önemli... Popüler olmam bir işe yarasın istiyorum.”Gazetecilere karşı açtığı davalar
“Ben yalana kızıyorum. Yıllarca kendine, kimliğine, duruşuna özen gösteren bir insana birileri gelip kılıç sallarsa buna kayıtsız kalmamak gerekir. Bundan her insan rahatsız olur ama şöhretli biri olunca, ‘Gülü seven dikenine katlanır’, ‘Sen herkese aitsin’ diyorlar. Öyle bir şey yok. ‘Ünlü olmanın bir bedeli vardır’ lafını icat edeni bilmiyorum ama ben katiyen o adamla aynı fikirde değilim. Ne suç işledim de ömür boyu gözaltında olmak gibi bir bedel ödüyorum? Buna ikna olmadığım için, kendi tavrımı korumaya gayret ediyorum.”Politika
“Politikaya insani bir yerden bakıyorum. Dört dörtlük uzlaşacağım bir politik görüş bulsam, oradan söylerim söyleyeceğimi ama dört dörtlük uzlaşma olmadan işbirliği yaparsan suç ortağı olursun. ‘Öyle bir vicdani yükü kaldıramam’ diye düşündüğüm için direkt bir politik duruş sergilemiyorum. Hissettiğim ne varsa şarkılarımda söylüyorum. Konuşma dili benim uzmanlık alanım değil; sınırlarımı geçerim, iyi bir şey söyleyeceğim derken yanlış bir şey söylerim. Halbuki şarkı, günahıyla sevabıyla arkasında duracağım kendi dilim... ‘Ben yazdım kardeşim’ diyeceğim gazetem benim...”“Herkesi oyasım var” sözü nereden çıktı?
“Sabah TV’de kadın programlarını seyrediyordum.
O kadar acayipti ki... Kocasını öldürmüş bir kadın, hapishaneden çıkmış ağlaya ağlaya anlatıyor. Programı sunan da ‘Amaaan biraz da keyifli şeylerden bahsedelim’ diyor; çakkıdı çakkıdı oynuyor. Kendimi de, herkesi de boğmak istedim seyrederken... Hem kendime hem sisteme bir gönderme var orada; bir söylenme, homurdanma hali...”“Şiirimi oku, şarkımı dinle” diyenler
“Evet, o yönde çok talep geliyor; kendimi öldürmek istiyorum bazen... Üstelik herkes kendini tek zannediyor, oysa bütün ülkeden geliyor. Elimden geldiği kadar tavsiyede bulunuyorum, ıvırıp kıvırıyorum; işte ‘Şu okula git, burada biraz öğren’ falan diyorum; ne diyeyim, ‘Karga gibisin sen söyleme’ denmiyor; çok zor bir şey o...”ALBÜMDEN BİR ŞİİR
Tanrının gözyaşları
Bu korkunç kuraklık
Boynu bükük buğday başakları
Bu çorak toprak, bu susuzluk
Tanrının kuruyan gözyaşlarıBir büyük gözaltı hayatımız
Ölü çocuklar coğrafyasında
Kayıp destanı hikayemiz
Melekler anaların dilsiz yasındaBebeler ergen doğuyor
Ninniler kahramanlık masalları
Yaşayan bu kanlı haritada
Taşırken iki büklüm onca yasıBu korkunç bataklık
Yutuyor körpe tomurcukları
Dört kitap yazıyor
Eşittir tanrının çocukları...Bir günü nasıl geçer?
“Ben 24 saat çalışıyorum aslında... Sabah saat 6’da balıkçı karıları gibi erkenden kalkıyorum. İki saat gazeteleri ilan sayfalarına kadar okuyorum. Babamı arıyorum. O saatte bir tek o ayakta oluyor. Memleketi kurtarıyoruz.
Öğlene kadar okuyup yazıyorum. Herkes bestelerimi gece yapıyorum sanır. Çünkü müzisyenler genellikle gece çalışır, akşama kadar uyurlar. Oysa benim en verimli olduğum saatler sabah saatleri... Saat 9,5’ta stüdyodayım; cadı gibi gidiyorum oraya, ‘Ben şarkı söylemeye geldim’ diye...
Albüm olmadığı zamanlar da boş duramıyorum. Başkalarının albümleriyle uğraşıyorum. O da yoksa çiçek ekiyorum, avize şapkası yapıyorum, koltukların yerini değiştiriyorum, ayakkabı ya da takı yapıyorum ve tabii yüzüyorum; düzenli spor yapıyorum.”
29 Nisan 2008 Salı
Sezen’in yeni albümü sanki bir şarkılı belgesel
‘Çocukların sınırlara ihtiyacı var’
Dijital türküler söyleyen bez bebek
(Murat Beşer'in Milliyet'in Pazar ekindeki yazısından)
Elimizde Yeni Dünya Müzik tarafından basılmış, türküleri siber aleme sunan anlamında kullanan “Saybirturku” adlı elektro tarzında bir albüm var. Daha önce bazı toplama albümlerden ve elektronik müzik alanındaki çalışmalarından DJ Kambo adıyla tanıdığımız Erdinç Kamışlı’nın belki de en ilginç projesi Saybirturku.
Dünyanın dört bir yanında başarılı yapımlara imza atmış bulunan; film, fragman, reklam ve dizi müzikleri yapan bu başarılı prodüktör, bu projesinde çok bilinen şarkıları, türküleri dijital
altyapılar ve sert seslerden örülü bir dans müziği temelinde yorumluyor.
Üç yıllık geçmişi var “Saybirturku”nun. Müziği internetten paylaşanlar iyi tanıyor. Bazı parçalar Myspace ve Youtube’da çok ciddi bir dinleyici potansiyeli oluşturmuştu çünkü.
Müzisyeninin kendini arka planda tutmayı yeğlediği “Saybirturku” projesi güleç yüzlü, fettan bakışlı Cimcime Aybala tarafından temsil ediliyor. Bir gün tesadüfen oyuncakçı dükkanında kendisine rastlanarak işin başına getirilen Cimcime Aybala, başından beri projeyle özdeş
tutulmuş haylaz bir bez bebek. Bez bebeklerle oynayarak büyümüş bir kuşağın dünyası ile modern zamanların bileşkesi. Hem eski hem yeni; hem gelenekçi hem gelecekçi.
Cimcime Aybala’nın pamuk, kumaş ve iplikten mütevelli varlığında vücut bulan müzikler, eski ve yeni dünyanın bir arada bulunduğu, organik yerel seslerle batının dijital notalarının iç içe geçtiği çok dünyalı bir renk cümbüşü.
Kusursuz vokal kes-biçleri, olağanüstü ses bindirmeleri ve mütevazı minimal yorumlarıyla “Saybirturku”, türkülere kazandırdığı yeni dijital boyutu, taşıdığı enerji ve duygusallığı öne sürerek, türküleri bizim gibi radyodan dinleyerek büyüme şansı yakalayamamış ama melodiyi ve dansı seven yeni kuşaklara farklı bir teklifte bulunuyor.
“Katibim”in rap yorumu
Zehra Bilir’in sesiyle aşina olduğumuz kanto melodili Sakarya türküsü “Helvacı”, albümün en iyilerinden. 60’larda Kamuran Akkor tarafından meşhur edilen, Azeri müzisyen Rashid Behbudov tarafından yazılan “Dağlar Kızı Reyhan”dan uyarlanan “Reyhan”, akıllara kazınacak bir diğer yorum.
Tek erkek tarafından okunduğunda bir travesti olduğu sanılan “Osman Aga”nın hikayesini konu edinen Rumeli türküsü “Osman Aga”, türkünün orijinalindeki espriyi bayan vokaliyle tersinden okuyor. Bu parçaları Kanada’da yaşayan Türk kızı Aylin Korsal söylüyor; kırık Türkçesinin taşıdığı duygusallıkla.
Bir de “Katibim” olarak da bilinen İstanbul türküsü “Üsküdar’a Giderken”in rap yorumu var. Sözler Üsküdarlı hanım rap’çi Kleftra tarafından yazılmış, okunmuş. Dinlenmesi kolay, ritmik-melodik ve akılda kalıcı parçalardan oluşan albümdeki tek atmosferik senfonik parça “Poppy’s Rainbow”u, beş yaşında duyma engelli bir İngiliz kız çocuğu söylüyor. “Afedersin”de söz ve vokal Sultan Tunç’a ait. Samimi, yalın ve yaşama sevinci veren dijital t
ürkülerin yanı sıra, içinden sert titreşimlerin geçtiği enstrümantal elektro parçalar da dikkat çekiyor albümde.
Gepetto Usta’nın bir kütük parçasından yarattığı Pinokyo’sundan sonra, oyuncakçılardaki hiçbir bez bebek, alev saçlı, kepçe kulaklı, çimen yeşili gözlü, pembe yanaklı, ay yüzlü Cimcime Aybala kadar şanslı olmamıştır herhalde.
Tarkan'ın koruması Kylie'ye gölge olacak
ÜÇ GÜN BOYUNCA TAKİP EDECEK
Son olarak Lost'un 'Sawyer'ı Josh Holloway'i koruyan Ağaoğlu, bu tür iş anlaşmaları olduğu zaman Tarkan'dan izin aldığını belirtiyor. Minogue İstanbul'da üç gün kalacak.
Aslı gölgede kalmak istemedi
Yunanlı Diva coşturdu
25 Nisan 2008 Cuma
Tek konser için 33 milyon YTL / O şimdi "sert şeker"!
TAMBA TUMBA ÖZEL NOT: Justin Timbarlake ile düeti "4 Minutes"ın çıkış single'ı olan "Hard Candy" (Sert Şeker) adlı yepyeni albümü henüz daha piyasaya çıkmadan bile listeleri altüst eden Madonna, önümüzdeki günlerde yayınlanacak albümdeki hemen tüm şarkılarıyla bir kez daha müziğin divası olduğunu kanıtlayacağa benziyor. İşte herkesin kulağındaki "4 Minutes" ile yine, yeni, yeniden ve her daim Madonna!
Ülkenin durumundan şarkıların hepsi hüzünlü / Çakkıdı nasıl doğdu?
Çakkıdı nasıl doğdu?
Harun melek rolünde
Kızıyla düet yaptı
Bu kadar yeter ben geldim
Fazıl Say Madrid'i büyüledi
Madımak olaylarını anlatan "Sivas 93" adlı oyunun "müthiş ve çarpıcı bir eser" olduğunu vurgulayan Say, mansiyon ödülünün gençleri ya da yeni ortaya çıkanları teşvik için verildiğini, Genco Erkal'ın ise "efsanevi bir sanatçı olduğunu" söyledi. Fazıl Say, bir soru üzerine de, "Türkiye'de içinde bulunduğumuz koşullar her insanı etkiliyor. Siyaset gelip bizi yakalıyor, biz siyasete gitmiyoruz. Çünkü yaşam standartlarımızla ilgili soru işaretleri gündeme geliyor. O yüzden ben de bazı söylemek istediklerimi söylüyorum, gerekirse daha da söyleriz. Ama şu anda Türkiye'de bir uzlaşma ortamı var gibi görünüyor" ifadesini kullandı.
Üniversiteleri parselledi!
23 Nisan 2008 Çarşamba
Parayı veren düdüğü çalar / Kylie'ciler, önden buyrun!
IGLESIAS 215, METALLICA 350 YTL
Julio Iglesias da, 27 Mayıs'ta Sortie'nin açılışına katılacak. Ünlü şarkıcıyı izlemenin bedeli 215 YTL olacak. 27 Temmuz'da ise dünyanın en ünlü gruplarından Metallica tam 9 yıl aradan sonra yeniden Türkiye'de olacak. Ali Sami Yen Stadyumu'ndaki konserde, alt grup olarak Pentagram sahne alacak. Gecenin biletleri 350 YTL'ye satılacak.
Dünyaya 'simit'le açılacak
Bulgar rakipler iddialı
Erkin Koray: "50 yıl sonra okullar kalkacak!"
Eğitimle ilgili fikrim değişmedi
Uzmantv.com sitesine konuşan 'Erkin Baba' düşüncelerinde değişim olmadığını belirterek şunları söyledi: "Benim yıllar önce yaptığım uygulama, 50 sene sonra dünyanın geleceği noktadır. Okullar kalkacak." Koray'ın evde eğitim gören kızı Damla, şimdilerde ünlü yapımcı Sinan Çetin'in asistanı olarak çalışıyor.
Gülşen'den gençlere destek
SERHAN İYİ ŞEYLER HAK EDİYOR
Gülşen son olarak; uzun yıllar müzik şirketlerinde basın danışmanlığı ve bazı mekanlarda işletmecilik yapan Serhan Sokulgan'ın üç şarkılık maxi-single'ında yer alan, söz ve müziği Sezen Aksu'ya ait olan 'Kaderim' şarkısına eşlik etti. Serhan'ın katıldığı bir radyo programına telefonla bağlanan Gülşen, "Serhan'ı çok seviyorum ve çok iyi yerlere geleceğine inanıyorum. Şarkıyı dinlerken tüylerim diken diken oldu, Serhan çok iyi şeyleri hak ediyor" sözleriyle genç şarkıcıya destek verdi.
Gülşen, önümüzdeki yaz için sürpriz hazırlığında olduğunu belirterek şunları söyledi: "Şarkılar mevsimsiz ve ölümsüzdür. Şarkının yazı kışı olmaz. İyi şarkı her zaman yolunu bulur. Ben bu yaz albüm yapmasam da en azından hareketli bir single çıkartacağım."
"Onun yaşı genç, bu ödülü ben hak ediyorum"
Gülben'den Masallar
Jöntürk'ten Leman Sam'lı klip
20 Nisan 2008 Pazar
Youtube'da izlenme rekorları kırıyor / 'Sustuysam' ile yine çok iddialı!
TAMBA TUMBA ÖZEL NOT: ‘Mankenden şarkıcı olur mu’ sorusuna ‘Neden olmasın?’ dedirten ve Türkçe club müziğe farklı bir katkıda bulunan Ayşe Hatun Önal doğrusu hiçbir zaman ben iyi bir şarkıcıyım diye bir iddia da bulunmadı. Ama Çeksene Elini'yle geçtiği dalgasını (ki o şarkısı oldukça tutmuştu) bu albümüyle bambaşka bir çıtaya yükseltiyor, sessiz ama derinden iddiasıyla heyecan veriyor.
İşte Ayşe Hatun Önal'ın youtube'da izlenme rekorları kıran klibi "Kalbe Ben" >>
MVÖ: "Eurovision yarışma değil kültürel panayır"
Tarkan yerine Misket'li eğlence!
950 KİŞİ AKIN ETTİ
Ünlü şarkıcıyı yakından görmek için partinin verildiği Crystal adlı gece kulübüne akın eden yaklaşık 950 Tarkan hayranı, onu karşılarında göremeyince büyük hayal kırıklığına uğradı. Mekanı dolduranlar, Tarkan yerine İstanbul'dan özel olarak Londra'ya getirilen Misket grubu'nun şarkılarıyla eğlendi. Gecenin ilk anonsunu yapan KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın eski danışmanı İpek Erim konukları, "Tarkan küçük bir aksilik yüzünden buraya gelemedi. Size Tarkan yerine Misket verelim" diyerek selamladı. Bu haber karşısında önce şoka giren kalabalık, ardından Ozan Şamiloğlu ve Cenk Sarkuş'tan oluşan Misket grubunun parçalarıyla sabahın ilk ışıklarına kadar eğlendi.
Bu şarkıları kendi albümü için yaptı
TAMBA TUMBA ÖZEL NOT: Hande Yener'in geçtiğimiz yıl yayınlanan ve büyük ses getiren albümünde seslendirdiği "Yola Devam" şarkısını da, Ertuğ bu kez albümünde kendi yorumlamış.
İlk klibi Dubai'de çekecek
Yeni albüm çok yakında
HEPSİ DOĞUŞ'UN
Kayıtları Hollanda'daki Mom Stüdyoları'nda yapılan albümdeki parçaların söz ve müzikleri Doğuş'a ait. Türkiye ile birlikte dünyadaki tüm World Music standlarında satışa çıkacak albümde; Charaz ve Smoke Tug vokalleriyle, Memrox ise gitarıyla Doğuş'a eşlik ediyor.
Akbayram 36'ncı albümünü çıkardı
Azize aşkı anlatıyor içinize işliyor
18 Nisan 2008 Cuma
Beyaz, Kylie için 350 bin dolar arıyor
Hâlâ arıyor
Ünlü şarkıcıyı, programına konuk etmeyi aklına koyan Beyaz, önce televizyon kanalının yetkilileriyle görüştü. Kanal yöneticileri, bu parayı ödemelerinin mümkün olmadığını dile getirince, programının sponsorunun kapısını çaldı. Sponsorundan da bir yanıt alamayan Beyaz, son ana kadar 350 bin dolar verecek birini bulamazsa, bu parayı kendi cebinden ödemeye karar verdi.
'Deli'nin klibi youtube'da ikinci
Öte yandan yarışmaya 1 ay gibi bir süre kala, bahis sitelerine göre Deli'nin fazla bir şansı olmadığı görülmekte. İsveç, Ermenistan, İsviçre ve Bulgaristan gibi ülkeler, bahislerde önde giden ülkelerden bazıları. Yarı final 20 ve 22 Mayıs'ta, final ise 24 Mayıs'ta Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da gerçekleşecek. Eurovision haftası boyunca katılımcı ülkelerle ilgili en güncel bilgiler, Belgrad'dan canlı izlenimler ve Mor ve Ötesi ekibinden son dakika haber ve fotoğrafları Türk medyasında periyodik bir günlük olarak sadece Tamba Tumba'dan size ulaşacak. Bizi izlemeye devam edin!
Hayranları üzgün / Haluk Levent hakkında yakalama kararı çıktı
Şarkıcı Haluk Levent hakkında borcunu ödemediği için nitelikli dolandırıcılık suçuyla açılan davaya önceki gün devam edildi. Levent'in 10 yıllık sözleşme karşılığı 4.5 milyon YTL aldığı Transtel Makine Şirketi yetkilileri Mehmet Doğru ve Nimet Doğru'yu dolandırdığı iddia ediliyor. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya 'Serbest meslek sahibi tarafından, mesleğinin icrası sırasında nitelikli dolandırıcılık' suçundan, hakkında 7 yıla kadar hapis cezası istenen Haluk Levent katılmadı.
İfadesi alınacak
Mahkeme, duruşmalara katılmayan Haluk Levent ve menajeri Ünal Acar'ın ifadelerinin alınabilmesi için yakalama kararı çıkarttı. Levent ve Acar, bulundukları yerde yakalanarak, ifadeleri alınacak.
17 Nisan 2008 Perşembe
Şok haber magazin ve müzik dünyasını sarstı / Aynı marangozun soyundan geliyorlar!
Fransızca yerine İngilizce / Fransa ayakta, tartışma İngiliz medyasına haber oldu
Bu arada Fransa'da da gelişmeler hız kesmiyor. Sebastian Tellier'in şarkıyı İngilizce söyleyecek olması sonucunda yasanan kriz ilk büyük meyvesini verdi. Fransa'nin Eurovision temsilcisi belirleme yetkisi France 3 kanalının elinden alındı. Onumuzdeki seneden itibaren Fransa'nin Eurovision sarkisini/sarkicisini/yontemini Fransiz Muzik Yapimcilari Dernegi SACEM belirleyecek. Sebastian Tellier Belgrad'da sarkinin bazi kisimlarini Fransizca ancak cogunu Ingilizce soyleyecek. Önumuzdeki yıldan itibaren boyle bir gaflete düşüllmemesi icin SACEM, sadece Fransizca soyleyecek sanatcilar yollamaya baslayacak.
Kolombiyalı grupla sürpriz düet
Özcan Deniz: "O konsere çakı gibi çıkacağım"
Sahnede uğradığı silahlı saldırı sonucu uyluk kemiği parçalanan sanatçı, güçsüzleşen bacak kasları için günde iki saat fizik tedavi görüyor. Deniz, sevenlerinin karşısına çakı gibi çıkacağını söyledi...
Şef Orhan Şallıel'in danışmanlığında hazırlanan "Kültür Köprüleri" konserleri Özcan Deniz'in sesi ve sekiz müzisyenden oluşan bir orkestra ile sahneye taşınıyor. Deniz, farklı etnik kökenlerin yüzyıllardır birarada yaşadığı Anadolu topraklarının her bir köşesinden farklı lezzetlerin yer alacağı konserde, geniş bir epertuvarla izleyicinin karşısına çıkacak. Deniz'e bu renkli repertuvarda Şef Orhan Şallıel piyanosuyla, Türkiye'nin en iyi müzisyenleri de darbuka, bendir, dhollo, kahon, def, kanjira, cümbüş, davul, balaban, kaval, ney, akustik gitar, gitar, klasik gitar gibi müziğin renkliliğini yansıtan enstürmanlarla eşlik edecek.
İlki 25 Nisan'da Ankara'da yapılacak konser, 26 Nisan'da da İstanbul'da tekrar edilecek. Yaklaşık 2.5 ay önce konser için gittiği Çeşme'de bacağından vurulan ve uyluk kemiği parçalanan Özcan Deniz, bir aydır bu konser için hazırlanıyor. Günde iki saat fizik tedavi gören Deniz, ayakta durmasını kolaylaştırmak için güçsüzleşen kaslarını çalıştırıyor. Koltuk değnekleriyle yürüyen sanatçı, konser gününe kadar sevenlerinin karşısına çakı gibi çıkmak istiyor. Konserin tamamını ayakta şarkı söyleyerek geçiremeyecek olan sanatçının bunun için uzun bir süreye daha ihtiyacı olduğu belirtildi.
12 Nisan 2008 Cumartesi
Tarkan'dan konser öncesi yeni klip
Tarkan 'Metamorfoz' albümünün ikinci klibini "Pare Pare" adlı slow şarkısına çekti. Maslak'ta bulunan Ata Stüdyoları'nda 48 saatte tamamlanan klibin yönetmenliğini Altan Dönmez yaptı. "Dedikodu" ya da "İstanbul Ağlıyor" adlı şarkılardan birine klip geleceğini beklerken, Tarkan yine herkesi şaşırttı. Tarkan'ın önceki kliplerinin aksine sadece sahnede şarkı söyleyerek tamamladığı klibin montajı, ünlü sanatçının bu hafta sonu Londra'da vereceği konserin ardından yapılacak.
Ennio Ajda oldu
Ennio, Türkiye'deki gösterisi için özel olarak hazırladığı Ajda Pekkan tiplemesi ile büyük alkış aldı. Kağıtlardan hazırladığı kostümlerle sahneye çıkan ve ünlüleri taklit eden Ennio Marchetto, dünyaca ünlü şovunu önceki gün BKM'de sergiledi. Sahnede saniyeler içinde Mona Lisa'dan Marilyn Monroe'ya, Elvis Presley'den Britney Spears'a dönüşen Ennio, buradaki gösterisi için özel olarak hazırladığı Ajda Pekkan tiplemesi ile büyük alkış aldı.
Sanatçı topluma örnek olmamalı
Mirkelam, sürekli olarak 'insanları nasıl şaşırtabilirim, yeni ne sunabilirim' düşüncesinde olduğunu söyledi. Balçiçek Pamir'in sunduğu "Söz Sende" programına katılan Mirkelam, sürekli olarak 'insanları nasıl şaşırtabilirim, yeni ne sunabilirim' düşüncesinde olduğunu söyledi. 'Sanatçının toplumu sarsıcı fikirlerde olması gerekir' görüşünü savunan Mirkelam, "Doğu insanlarında bir sevgi saygı vardır ama onun hileli olmaması gerektiğini düşünüyorum. Mesela 'sanatçı topluma örnek olmalıdır' diye. Bence olmamalı, çünkü örnek olursa aynısı olur. Toplum sabah 8'de kalkan akşam da 12'de yatan bir şekilse, herkesin işi ve yaşam şekliyle doğal olarak, sanatçı da bunun tersi olmalı ki hayatta gelişen başka şeyleri yakalasın. Ben ondan yanayım. Dünya tarihine de baktığımız zaman sanatçıların hep çok örnek sanatçılar olmadığını ve onlardan bir çok şey çıktığını görüyoruz" diye konuştu.
Yeşim'in yaz sürprizi
8 Nisan 2008 Salı
Tuğba Ekinci: "Condom’un ne olduğunu köydekilere anlatacağım"
"O Şimdi Asker" şarkısıyla çıkış yapan Tuğba Ekinci, yeni albümüyle de adından çok söz ettirecek gibi görünüyor. Albümün adı "Condom" yani prezervatif... Bu aynı zamanda Ekinci’nin çıkış şarkısının adı ve daha sözleri bile duyulmadan büyük yankı uyandırdı. Ekinci, nüfus planlamasına dikkat çekme amacı taşıyan bu ’mesaj kaygılı’ şarkıyı ve yeni albümünü Kelebek’e anlattı. İşte Kelebek'ten Tuğba Ekinci röportajı ve o şarkı >>
Tuğba Ekinci, yeni albümü "Condom"la nüfus planlamasına dikkat çektiğini söyledi. 'Mesaj kaygılı' şarkısının çok sevileceğini söyleyen Tuğba Ekinci Ekinci,"Bu çok sosyal içerikli bir albüm oldu. Çıkış şarkım aile planlamasına dikkat çekiyor. Şimdiden birkaç fuarda bilgilendirme amaçlı görevlendirildim. Bize bu zamana kadar comdom'un yani prezervatifin sadece çocuk sahibi olmamak için kullanıldığı öğretildi. Halbuki bu cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en etkin korunma yöntemi" diyor. Yeni albümünüz hayırlı olsun... Yine herkesi şaşırtacak gibi görünüyorsunuz. - Teşekkürler. Bu çok sosyal içerikli bir albüm oldu. Çıkış şarkım aile planlamasına dikkat çekiyor. Şimdiden birkaç fuarda bilgilendirme amaçlı görevlendirildim. Bize bu zamana kadar comdom’un yani prezervatifin sadece çocuk sahibi olmamak için kullanıldığı öğretildi. Halbuki bu cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en etkin korunma yöntemi. Gerçi alkolün ve eğlencenin dozu kaçınca, insanlar için comdom’un önemi pek kalmıyor sanırım. Aile planlamasına da el attım diyorsunuz yani... - Ben herkesin bakabileceği kadar çocuk sahibi olması taraftarıyım. Oysa birçok kadın, bu çağda hálá korunma yöntemlerini bilmiyor. Eğer bu şarkı köylere kadar giderse, condom kelimesinin de ne anlama geleceğini öğrenirler. Daha önce bu şarkının bazı engellere takıldığını söylemiştiniz... Nasıl aştınız o engelleri? - Engellere takılmadı, ama ben sponsorum olan Eros firmasının sahibi ile birlikte önce gidip de RTÜK’e danışmayı görev bildim. Peki ailenizin bu proje hakkındaki düşünceleri neler? - Bir sağlık konusunu ele aldığım için ailem çok mutlu. Bu projenin başından itibaren hep yanımdalardı. Zaten annem hemşiredir, sağlık konusunda bilgili ve duyarlıdır. Tabii önceleri benimle alay etti, ama sonra hoşuna gitti. Albüm satışları ve popülarite anlamında çok mu hırslı ve gözü karasınız? - Gözü karalık değil ama ben müzik yolculuğumda karşılaşacağım herhangi bir aksiliği bayrak inişi olarak görürüm. Bundan dolayı sürekli bayrağımı dik tutuyor ve sallıyorum. Bu benim için zor da olmuyor. Benim kapasitemde olmayanlar, tek albümde silinip giderken, ben öyle bir sorun yaşamıyorum. Tuğba Ekinci nasıl bir kadındır? - Öncelikle şunu söyleyebilirim: Kendi işini kendi gören bir kadın... Kimseden yardım istemem. Ama müzik dünyasında durum farklı tabii... Ekip çok önemli ve ekipsiz hiçbir şey olmuyor. Bu gerçekle de "Condom" albümümü hazırlarken yüzleştim. Yetenek ve para her şey demek değil. Ben ekibimin sayesinde bu albümde büyüdüm. Müziğin önceden üç harfini biliyorsam, şimdi beş harfini biliyorum. Kaprislerinizin sizi zor durumda bıraktığı zamanlar oldu mu? -Yalnızca uğruna çok emek verdiğim bir insanın beni yanıltması kapris yapmama neden olur. Onun dışında, işimle ilgili hiç kimseye kapris yapmadım ben...
- Polemiksiz albüm tanıtan kimse yok. Benim gibi hem şarkı söyleyip hem dans eden kimseyi de göremiyorum. Benim sahnede onlardan daha iyi olduğum gerçek. Bu özellik Hülya Avşar’da da vardır. Son olarak... -En son söylemek istediğim şu: Ben bu haltı yedikten sonra acaba başka ne yapabilirim düşüncesindeyim. Madonna’nın Londra konseri gibi bir şey oldu. "Condom"dan sonra ne yaparım? Onu nasıl geçebilirim? Sanırım bir süre ara vermek lazım. Çünkü müziğin nereye gittiği belli değil. Demet ve Gülben’in assolistlik takıntıları var İleriye yönelik planlarınız neler? - Açıkçası bazen öyle konserlere denk geliyorum ki, "Keşke burada çıkmasaydım, beş kuruşsuz kalsam daha iyiydi" diyorum. Çok sistemsiz çalışıyorlar. Türkiye’de turne sanatçısı olmak, sanatçıya yarıyor. Sanatçıların festivallere çıkması ise halkın işine geliyor. O yüzden birçok sanatçının turne çalışması yapmamasına şaşırıyorum. Örnekse, Demet Akalın... Son albümü, Kenan Doğulu ve Serdar Ortaç’ınkiler kadar sattı. İyi bir albüm sanatçısı kendisi... Aynı şey Gülben Ergen için de geçerli. Bunlar assolistlik takıntıları yüzünden, nasıl sistemli şarkıcı olunacağını bilmiyorlar ne yazık ki. Benim tercihim az görünüp çok iş yapmak. Onlardaki geçmiş bende olsa, Türkiye’deki en büyük turne sanatçısı olurdum. Siz hiç assolistlik hayalleri kurmadınız mı yani? - Hayır. Assolist dediğin, Türkiye’nin kültürünü temsil eden müziği bilmek zorundadır. Tamamen yaylı çalgılar eşliğinde, mikrofonsuz olarak bütün şarkıları okuyabilmeli, müşteriye kaprissiz ziyafet sunabilmilidir. Bu anlamda assolistliğe günümüzden Bülent Ersoy, Muazzez Ersoy, Seda Sayan, Sibel Can ve Ebru Gündeş’i örnek verebilirim. Onların ardından birileri gelir mi gelmez mi bilinmez... Geçmişi olmayanın geleceği de olamaz Bir dönem, eski eşiniz Fatih Bey’le çok gündemdeydiniz... Boşandığınız halde birbirinizin yanından ayrılmıyordunuz. - Geçmişi olmayan birinin geleceği de olmaz. Fatih Bey benim 10 yıllık hayat arkadaşımdı. 16 yaşımdayken tanıştığım, 20 yaşımda babamdan zorla izin alarak evlendiğim ve 25’imde ayrıldığım insan. O da benim geçmişim oluyor. Ayrılma sebebimiz benim artık farklı bir işle ilgili olmam ve ona vakit ayıramamamdı. Şimdi dostuz. |
http://www.youtube.com/watch?v=ruTN9Hy8c3o&feature=related
Radyo Mega'da dev buluşma / Yunanistan'ın Eurovision şarkıcısı Türkiye'de
Bu yıl Eurovision'da Yunanistan'ı "Secret Combination" adlı şarkıyla temsil edecek olan Kalomoira, bu hafta promosyon amacıyla Türkiye'ye geliyor. Radyolar içinde Ünlülerin Radyosu Radyo Mega'yı tercih eden sanatçı, 11 Nisan Cuma günü saat 14:00'de Michael Show Özel'de canlı yayında olacak. Kalomira ile Michael Kuyucu'nun 11 Nisan Cuma günü bir özel konuğu daha var: Rober Hatemo. Son albümünde popüler bir Yunan şarkısını 'Senden Çok Var' adıyla Türkçe olarak okuyan ve bu şarkısıyla üyük ilgi gören Rober Hatemo, programda biraraya geleceği Kalomoira'ya Eurovision Şarkı Yarışması için şans dileyecek. Kalomoira, ayrıca 14 Nisan Pazartesi akşamı Olcay Tanberken'le Tamba Tumba programına özel anonsuyla konuk olacak ve Eurovision şarkısını bir kez de burada seslendirecek.
İşte Yunanistan'ın 2008 Eurovision şarkısı: Secret Combination
Kalomira - Secret Combination (Official Music Video)
http://www.youtube.com/watch?v=KDFjbOvDMxw