İşte Hürriyet gazetesinde yayınlanan Seden Gürel röportajı >>>
4 yıllık aradan sonra geçtiğimiz hafta "Bir Nefes" adlı yeni albümünü çıkaran Gürel, "Hâlâ bu deli cesaretini gösterip, emek verip ortaya bir şey çıkartan varsa laf etmek bana düşmüyor. Bunu da çok içten söylüyorum. Çünkü herkesin hayat planı kendine göre. Ben hakikaten güzel şarkılar yapıyorum ve onları güzel söyleyebilmek adına albüm yapıyorum" dedi.
"Bir Nefes" albümünüz hayırlı olsun. Ne kadar ara vermiştiniz müziğe?
- Teşekkürler, 10 gün oldu albümüm çıkalı. Ben ara demeyi sevmiyorum açıkçası. Albüm aralığında bakarsan "Bir Kadın Şarkı Söylüyor" albümüm 2004 yılının sonunda çıkmıştı. Sonra düet albümü çıkardık Keremcem’le birlikte. 2005 yılının aralık ayıydı. Bu arada çocukluğumdan beri bir müzikalde yer almayı hayal ediyordum, bu hayalimi gerçekleştirdim ve "Broadway’den İstanbul’a Müzikaller" projesinde rol aldım. Harbiye Açıkhava’da tek gösteri yapacaktık, ama üç gösteri yaptık.
Tasarım ile ilgili bir program da yaptınız bildiğim kadarıyla bu arada...
- Evet, TV8’de "Tasarım Atölyesi" diye bir program yaptık. Sunuculuğunu yapıyordum ama tasarım bölümünde de çalıştım. Benim için çok ilginç ve keyifli bir deneyim oldu.
Albümün hazırlık aşaması uzun mu sürdü?
- Albümün repertuvar aşaması çok uzun sürdü. Ama açıkçası "Dört yıl oturdum albümümü hazırladım" dersem yalan olur. Şarkılar çıktıkça onları toparladık, bir bütünü oluşturması gerekiyordu bu şarkıların. İnsan yaşadıklarıyla da şekil değiştiriyor tabii. Dört yıl ya da iki yıl önce almış olduğum şarkıyı "Ben bunu hissetmiyorum" deyip bırakmak durumunda kaldım. Bu, şarkıları sevmediğim anlamına gelmesin, belki iki yıl sonra hissedip yeniden söyleyeceğim ama şimdi böyle.
Albüm kapak fotoğrafınızı cool, dingin ve erotik buldum...
- Zeynel (Abidin Ağgül) sağ olsun erotizmi yansıttıysa... Evet, orada bacak ve çıplaklık var ama onu kapatırsan aynı kadın ifadesi var. Bu sadece dinginlik ve huzur gibi geliyor bana. 40 yaşımı geçtim, Zeynel’e "Beni 50 yaşından sonra nasıl böyle çıkaracaksın" dedim.
Photoshop yok değil mi bu pozlarda?
- Yok. Boynumda fıtık oluştuğu için 1,5 yıldır yapamıyorum ama spor yapıyordum. Bir dönem vertigo, yani daimi baş dönmesi yaşadım. Araba kullanmaya kadar yasaktı çoğu şey. Neyse ki ilaç kullandım ve beş ay sonra geçti.
Ama genetik sanırım, 40’ınızı geçmiş gibi değilsiniz, çok daha genç gösteriyorsunuz...
- Bence de genetik. Babama bakıyorum da hálá çok genç. Dünyanın en yakışıklı adamı gibi geliyor bana.
Eşiniz Aykut Gürel’den daha mı yakışıklı buluyorsunuz babanızı?
- Eee... Babam yakışıklıdır ya!
Sıkıştırdı sanırım bu soru sizi...
- Yok sıkışmadım! Tamam Aykut da çok yakışıklıdır ama babam da çoook yakışıklıdır. Görmeniz lazım babamı, yeşil gözlü, beyaz tenlidir.
Albümde eşiniz Aykut Gürel’in de parçaları var...
- Evet çünkü Aykut benim hislerimi benimle yaşarken o kadar iyi anlıyor, biliyor ve paylaşıyor ki... Ben ona çok değer veriyorum, o benim için çok önemli. Bir elmanın iki yarısı gibiyiz. Ya da öyle olduğumuz için bu kadar zamandır bir aradayız. Biz birbirimizi hiç değiştiremedik bugüne kadar. O da çok uğraştı bunun için ben de. Ama sanırım işin sırrı da bu: değişmemek... Aksi halde çok keyifli olmazdı hayat. Aynı olsaydık sıkılırdık birbirimizden.
- Evet, büyük delilik! Hálá bu deli cesaretini gösterip, emek verip, ortaya bir şey çıkartan varsa laf etmek bana düşmez. Çünkü herkesin hayat planı kendine göre. İşindeki planı da kendine göre. Ben hakikaten güzel şarkılar yapıyorum ve onları güzel söyleyebilmek adına albüm yapıyorum. Bir başkası "Bu yaz çok konser yapmam lazım, yaza yetiştirmem lazım" diye yapıyor, bir diğeri "Kışın ortalıkta görünmem lazım" diyor. Bunlar hayat planları..