30 Ocak 2008 Çarşamba

Özlem Tekin: "Funda yavaş rock yapsın!"

MTV Türkiye ekranında cumartesi günleri yayınlanan 'beniMTV'm' adlı programa 2 Şubat'ta rock müzik şarkıcısı Özlem Tekin konuk olacak. Programın çekimlerine sevgilisi Cem Öcal ile birlikte katılan Tekin, çarpıcı açıklamalar yaptı. Oyunculuğa ağırlık verdiği için üç yıldır albüm yapmayan ünlü rock'çı, yaza doğru yeni bir albüm çıkaracağını söyledi.

Kendisine meslektaşı Funda Arar'ın geçtiğimiz günlerde yaptığı, "Şebnem Ferah ve Özlem Tekin rock müzik yapmıyor" şeklindeki açıklaması hatırlatılan güzel şarkıcı şöyle konuştu: "Türkiye'de rock bayrağını Funda Arar ve Kıraç taşıyor. Funda ne dediyse doğrudur. Yalnız kendisi yavaş rock yapsın. Kayar düşer, bir yerine bir şey olur sonra...


"Şebnem'e sorun!"

Şebnem Ferah'la aynı projede yer alıp almayacağı yönündeki soruları da yanıtlayan Tekin şunları söyledi: "Spice Girls bize örnek oldu. İlk albümleri yaptığımızda Şebnem'le konserlerde arka arkaya çıkıyorduk. Artık bir araya gelmenin gereği yok. Bu soru hep bana soruluyor. Neden Şebnem Ferah'a sormuyorsunuz?" (SABAH)

Nazan Öncel de yapımcı oldu

Kayınbiraderi Kemal Doğulu'ya albüm çıkartarak, yapımcılığa başlayan Hande Yener'in ardından Nazan Öncel de prodüktör oldu. Bugüne dek besteci ve yorumcu kimliğiyle tanınan Öncel, dört yıldır kendisine eşlik eden müzisyen Hamit Ündaş'a albüm hazırladı. 'Janti'yle iddialı 'Janti' adlı albüm için Hamit Ündaş'a 6 şarkı veren, iki şarkıda da onunla düet yapan Nazan Öncel, "Tüm yüreğimi bu projeye koydum" dedi. Öncel, yakında çıkacak albümle ilgili "Hamit Ündaş fırtına gibi esecek" diye iddialı konuştu. (SABAH)

"Fark'ın albümü Farkın"

Türkiye’nin en önemli sunucu ve dj’lerinden ARKIN ÇELİK’in, pek çok farklı soundu biraraya getirerek oluşturduğu albümü “FARKIN”, 21 Ocak’ta Seyhan Müzik/Bozuk Para etiketiyle müzik marketlerde yerini aldı. 15 yıldır dünyanın en önemli eğlence merkezleri ve Türkiye’de DJ’lik, 13 yıldır radyo programcılığı, 10 yıldır reklam dublajı ve uluslararası organizasyonlarda İngilizce ve Türkçe sunuculuk yapan ARKIN ÇELiK’in, “Düşünce Söze Düşünce” adında 2 de şiir kitabı var. FARKIN albümündeki “Serden Geçtim” şarkısı dışında, tüm söz ve besteler ARKIN ÇELiK’e ait. “Serden Geçtim” ve “Takma” (İngilizcesi, So Fine) dışında bütün düzenleme ve mixler yine ARKIN ÇELiK tarafından hazırlandı. Albümdeki vokal, perküsyon, gitar, ud ve bas kayıtları Post Office’te, kemanlar MIAM stüdyolarında kaydedildi. Harem gurubundan Eser Aygün’ün perküsyonları çaldığı albümde, Mirza Başaran (ud) ve Gürhan Gök Berkel (gitar ve bas) katkıda bulunurken; son günlerin en popüler ismi ECE ANLI, Gürhan Gök Berkel ve ARKIN ÇELiK geri vokallerde yer aldı.

FARKIN albümü Türkiye’de ilk kez duyulacak pek çok soundu biraraya getirmesi nedeniyle, tam olarak tanımlanması zor bir müzikal yapıya sahip. Pop, urban, yerel-etnik ve elektronik öğeleri harmanlayan parçalar, dans ettirmenin yanısıra anlamlı sözleriyle Türkçe müzik’te yepyeni ve alışılmadık bir kategori yaratıyor.

Bestesi ünlü Yunan besteci, sayısız hit şarkının sahibi Phoebus’a sözleri ARKIN ÇELiK’e , düzenlemesi Kaan Gökman’a ait olan “Serden Geçtim” için 8 ayrı versiyon ve 4 ayrı video klip özel olarak hazırlandı. şarkının orijinal ve remix versiyonlarının yanısıra New York’lu Ray “Checo” Roc tarafından yapılan iki enstrümantel ve bir vokalli versiyonu daha bulunuyor.

29 Ocak 2008 Salı

"Hepimiz Birimiz İçin", 30 Ocak'ta...

Yıllardır müzik sektörüne hizmet veren, Kurban grubunun menajerliğini yapan FUNDA UNCU, geçirdiği anevrizma sonucunda beynindeki konuşma/okuma/yazma merkezi zarara uğradı. Bu sebeple en az 6 ay gibi bir süre çalışamayacak. Funda'ya destek olmak amacıyla gerek menajerliğini yaptığı, gerekse dostları olan birçok değerli insanın katkılarıyla gerçekleşen bir organizasyon hazırlandı. 30 Ocak Çarşamba gecesi saat 20:00'de Studio Live'da gerçekleşecek konserde ASLI, DİREC-T, MOR VE ÖTESİ, KARGO, ÖZTÜRK, DORİAN, YÜKSEK SADAKAT, KARGO…gibi rock müziğinin başarılı grupları sahne alıyor. Ayrıca, gecede bir çok sürpriz isim de sahneye çıkıyor. Aslı, Bertuğ Cemil, Direct, Dorian, Kargo, Mor ve Ötesi, Öztürk, Yüksek Sadakat

MEKAN: STUDIO LİVE
ADRES: Atıf Yılmaz Cad. No:17/ A Beyoğlu TEL: 0212 244 7712
TARİH: 30 Ocak Çarşamba SAAT: 20:00
http://www.biletix.com/event.htm?id=JSL36

Hayat Müzik, 1 yaşında

Tamba Tumba'yı destekleyen bir diğer müzik blogu olan Hayat Müzik, 1 yılı geride bıraktı. http://www.hayatmuzik.blogspot.com adresinden yayın yapan site, Ahmet Erten'in yazı ve röportajlarıyla "müziğin yeni alternatif adresi" sloganıyla 1. yaşını kutluyor. Aykut Gürel,Tolga Futacı, Cüneyt Çakım, Bendeniz, Zeynep Casalini, Günce, Burcu Tatlıses, Müge Barutçu, Cüneyt Asi Duru gibi çok sayıda önemli ismi sayfalarında ağırlayan Hayat Müzik, aynı zamanda birçok konser ve albüm haberini de ilk olarak müzikseverlerle buluşturdu. ''Müzik hayatsa,hayat da müziktir'' sloganıyla Ahmet Erten'in genel koordinatörlüğünde 1 yılı deviren siteye başarılarının devamını diliyoruz.

Rana Alagöz, Radyo Mega'daydı...

"Herşey Bitmiştir Artık", "Aşkın Gözü Kör mü", "Dibi dibi da" gibi şarkılarıyla Türk popüler müzik tarihinin ünlü seslerinden Rana Alagöz, dün akşam 105.4 FM Radyo Mega'da Olcay Tanberken'in hazırlayıp sunduğu Tamba Tumba'ya konuk oldu. Sanatçının dünden bugüne müzik kariyerinden örneklerin çalındığı programda, Alagöz kardeşlerin aile boyu müzik yaşamından ilginç notlar ve detaylar da Rana Alagöz'ün yorumlarıyla programa renk kattı.

“Biz Selçuk & Rana Alagöz olarak masası olan sanatçı olmak yerine halk konseri sanatçısı olmayı tercih ettik” yorumunu yapan Rana Alagöz”ün Radyo Mega & Odeon Müzik işbirliği ile hazırlanan “Sevdim Seni Bir Kere” adlı albümde “Aşkın Gözü Kör mü acaba” adlı şarkısı ile yer alıyor.


Tamba Tumba, önümüzdeki hafta Barış Manço Özel bölümüyle Pazartesi saat 21'de Radyo Mega'da yer alacak.





Deniz Seki Fransa’ya açılıyor

Deniz Seki, üyesi olduğu MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Destek Birliği) üyeleriyle birlikte Fransa’da 27-31 Ocak tarihlerinde düzenlenecek olan MIDEM (Uluslararası Müzik Fuarı), isimli dünyanın önemli müzik fuarlarından birine katılmak için Fransa’ya uçtu. Seki, fuar boyunca ünlü prodüktörlerle görüşecek, seminerlere katılacak ve birçok ünlü ses sanatçılarıyla tanışacak. MIDEM, sektörün durum değerlendirmesini yapmak, geleceği yönlendirmek ve yeni yetenekler keşfetmek amacıyla her yıl Cannes’da düzenleniyor. MIDEM, uluslararası müzik pazarının zirve platformu olarak biliniyor. (HÜRRİYET)

Ahmet Koç: "Bağlamayı varoşların enstrümanı sanıyorlar"

Türkiye'de üretilen albümlerin yüzde 70'inin müzik direktörlüğünü yaparak bu alanda bir rekor sahibi olan Ahmet Koç, geçen yıl çıkardığı 'Sağanak' adlı albümünde Elton John, Sting, Phil Collins gibi dünyaca ünlü müzisyenlerden şarkılarını bağlamayla yorumlamak için izin alarak bir ilke imza atmıştı. Sting'in 'Fragile' ve 'Shape Of My Heart', Elton John'un 'Sorry Seems To Be Hardest Word', Phil Collins'in 'Another Day In Paradise' şarkılarını bağlamayla yorumlayan Ahmet Koç, yeni albümü 'Sözün Bittiği Yer' de de 'Caraless Whisper'i yorumlamak için George Michael'den izin almayı başardı. Albümde ayrıca James Last'ın 'The Lonely Shepherd', İtalyan halk türküsü 'Bella Ciao', Chris de Burgh'ün 'The Traveller', Sezen Aksu'nun 'Tükeneceğiz' ve Nilüfer'in 'Kavak Yelleri'nin de bağlama yorumları bulunuyor. Ahmet Koç, şimdi bir ilke daha imza atmaya hazırlanıyor. Zuhal Müzik, yeni üreteceği bağlamalara 'Ahmet Koç' adını vermek için sanatçıya teklifte bulundu. >>

* 'Sağanak' ve 'Sözün Bittiği Yer' adlı albümlerinizde dünyaca ünlü sanatçıların bestelerini bağlamayla yorumladınız. İzin alabilmek çok zor oldu mu?


Zor olacağını düşünüyordum ama beklentilerimin tam aksine, izinleri son derece kolay aldım. Bunun en önemli nedeni de adamların son derece profesyonel olması. İlettiğiniz talebe olumlu veya olumsuz cevap veriyorlar.


* Çalışmalarınız hakkında fikirleri var mıydı?


Öncelikle, bağlamayla yorumladığım bestelerin bağlamalı kaydını göndermemi istediler. CD'leri gönderdikten sonra dinlediler ve hemen cevaplar gelmeye başladı. İzin istediğim bütün müzisyenler 'tamam' dedi. Biz teliflerini bankaya yatırdıktan sonra, onlar da izin belgelerini gönderdiler.


* Özellikle gitarın ağırlıklı olduğu besteleri bağlamayla yorumlama fikri nereden doğdu?


Daha önce yapılmamış bir işe imza atmak istiyordum. Bunun için de dünyada hit olmuş besteleri bağlamayla yorumlamak bana iyi bir fikir gibi geldi. Zaten albümlerimin gördüğü ilgiden dinleyenlerin de hoşuna gittiğini anlıyorum. Böylelikle Doğu ile Batı sentezinden ortaya güzel işler çıkarabileceğimizi göstermiş olduk. Bunun yanı sıra bağlamanın sadece varoşların enstrümanı olmadığını bizim kültürümüzde önemli bir yeri olduğunu da göstermeye çalıştım. Saz çalmaktan ve taşımaktan insanlar utanıyorlar. Bağlamayı varoşların enstrümanı sanıyorlar.


* Siz aynı zamanda müzik direktörlüğü de yapıyorsunuz. Türkiye'deki müzik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?


Türkiye'de hazırlanan bütün albümlerin yüzde 70'inin müzik direktörlüğünü yapıyorum. Türkiye'de müziğin bittiğini söyleyebilirim. Artık yeni bestelerin üretildiği dönem kapanmıştır. Bütün şarkıların sözleri de besteleri de aynı. Tam anlamıyla bir kolaj dönemi yaşanıyor. Bu da şarkıların kalitesini düşürüp, albümlerin ilgi görmemesine neden oluyor. Sektörün içindeki herkes kendi kuyusunu kazıyor. Sezen Aksu ve Nilüfer'in dışında hiç kimse kendisinden sonra bayrağı devralacak şarkıcı yetiştirmemiştir. Kıskançlık, çekememezlik, yeni neslin ayağını kaydırma çabaları had safhada. Örneğin, benim entstürmanım olan sazın da kendi tekellerinde olduğunu düşünenler var.


* Yeni üretilecek bir bağlamaya adınızın verilmesi için teklif aldığınızı duydum. Doğru mu?


Evet, doğru. Zuhal Müzik bana böyle bir teklifle geldi. Albümlerimden sonra birçok kişi Unkapanı'na gidip "Ahmet Koç'un bağlamasından almak istiyorum" deyince Zuhal Müzik, benim bağlamamın benzerlerini üretip satışa çıkarmaya karar vermiş. Bana gelip yeni üretilecek olan sazlar için isim hakkını istediler. Ben de kabul ettim. Bütün şartlarda anlaştık. Şimdilik sadece isim hakkı bedeli konusu kaldı.


* Ne kadar isteyeceksiniz ?


Henüz bilmiyorum. Bu konuda araştırma yapıyorum. Türkiye'de daha önce benzeri bir durum yaşanmadığı için ücretin ne kadar olması gerektiği konusunda hiçbir fikrim yok. Steve Way ile Ernie Ball adlı gitaristler isim haklarını gitar üreten bir şirkete vermişlerdi. Onlara biçilen isim hakkı bedeli benim için belirleyici olacak. Ernie Ball'ın varislerine bir mektup yazarak bu konuda yardım istedim. Cevap henüz gelmedi. Amacım, Ball'ın aldığı ücreti öğrenip Türkiye şartlarını da düşünerek kendi isim hakkımın bedelini belirlemek.


* Aklınızdan geçen ücret ne kadar?


Ne desem yalan olur. Söyleyeceğim rakam belki çok astronomik olacak belki de hakkımı karşılamayacak kadar az. Bu nedenle bir rakam telaffuz edemem.


* Sizin bağlamalarınızın özelliği nedir?


Belli bir özelliği yok. Klasik bağlamalar. Benim bağlamalardan biri siyah renkli. Sanıyorum o bağlamam renginden dolayı da oldukça dikkat çekiyor. Belki onun gibi bir şey yaparız.


Röportaj: Mehmet Çalışkan (SABAH)


27 Ocak 2008 Pazar

Rana Alagöz Tamba Tumba'da

Radyo Mega, popüler müziğimizin dünden bugüne sayfalarını aralamaya, sevilen şarkı ve sanatçıları radyonuza ulaştırmaya devam ediyor.

İlk 45'liğini
1965 yılında yayınlayan ve son olarak "Bak Bir Varmış Bir Yokmuş-5" albümünde Zeyno, "Sevdim Seni Bir Kere" albümünde ise Aşkın Gözü Kör Mü Acaba şarkılarıyla bir kez daha kulaklarımızda olan Alagöz kardeşlerden Rana Alagöz, 28 Ocak Pazartesi akşamı saat 21'de 105.4 Fm Radyo Mega'da Olcay Tanberken'in hazırlayıp sunduğu Tamba Tumba'ya konuk oluyor.

Kylie ile sevgilisi İstanbul'a geliyor

Dünyaca ünlü Avustralyalı şarkıcı Kylie Minogue ve sevgilisi Oliver Martinez önümüzdeki ay İstanbul'a gelecek. Geçtiğimiz günlerde 'Siyah' adlı ilk albümünü çıkaran Cüneyt Çakım, ünlü çiftin Lübnanlı şarkıcı Janine D'nin klip çekimi için geleceklerini belirterek, şu bilgileri verdi:

Oliver oynayacak
"Janine D, geçtiğimiz yıl 'Sebebini Sorma' adlı bestemi, sözlerini değiştirerek 'Salam' adıyla seslendirdi ve büyük sükse yaptı. Bu yüzden yeni albümünde de bana ait şarkılara yer verdi. Janine'in önümüzdeki ay, yakın dostu Kylie Minogue'la birlikte İstanbul'a gelmesini bekliyoruz. Janine D'nin burada çekeceği klipte, Kylie'nin sevgilisi Oliver Martinez rol alacak." (SABAH)

Eca Anlı: "İnternet ünlüsü değilim"

Youtube ve Facebook’ta izlenebilen “Bozuk Para” klibiyle popüler olan Ece Anlı, akıllarda "Facebook ünlüsü" olarak kaldı.

“El Pençe” albümü çıkmadan önce, Youtube ve Facebook’ta izlenebilen “Bozuk Para” klibiyle popüler olan Ece Anlı, akıllarda "Facebook ünlüsü" olarak kaldı. Bu durumdan rahatsızlık duyan Anlı, sonunda albümü için harcanan emeğe haksızlık edildiğini söyleyip “Facebook’tan beni kurtarın” diye isyan etti. İşte Ece Anlı röportajı: >>

Youtube’da yayınladığınız klibin "tag" kısmına ne yazdınız ki o kadar klip arasında sizi bir günde buldu insanlar?

Klibi biz eklemedik aslında. Klibi dağıttığımız yerlerden biri yaptı bunu. Neden o kadar tık aldı tam olarak ben de bilmiyorum.

Klibi Youtube’a koydunuz, ama adınız "Facebook ünlüsü"ne çıktı...

Klip Youtube’da ilgi görünce beğenenler Facebook’da da paylaşmaya başladı. Fakat, bana böyle demeleri çok yanlış, çünkü bu albüm Facebook’tan önce vardı. Türkiye’nin en iyi adamlarıyla çalıştık. Bu kadar emek varken "Facebook ünlüsü" denmesi bana saçma geliyor.


Albüm önce vardı belki, ama Facebook aracılığıyla duyulmuş olmadı mı?


Gerçi albümü daha piyasaya vermemiştik. Her şey çok güzel olsun diye son düzenlemeleri yaparken böyle bir olayla karşılaştık.

Klibinizi önce mi çekmiştiniz?

Evet. "Bozuk Para" hazır olan ilk şarkılardandı. Mustafa Uslu ile çalışmak istedik. Onun ilk boş vaktinde de bu şarkıya klip çektik. Her şey tam olsun diye yavaş yavaş eksiklikleri tamamladık.

Albümdeki şarkılar size mi ait?

Biri hariç albümdeki bütün şarkılar Arkın Çelik’e ait. Benim yaptığım besteler de var ama onları ikinci albüme saklıyoruz.

Albüm yapmadan önce de müzikle mi uğraşıyordunuz?

Müzik hep vardı. 16-17 yaşlarımdayken davul çalmaya meraklıydım, sert müzik yapan bir rock grubum vardı. Daha sonra değiştim ve pop müzik hoşuma
gitmeye başladı. Ben sanattan hiç uzak kalamıyorum. Müziğin yanı sıra Güzel Sanatlar’da fotoğrafçılık okuyorum mesela.

Albüm fotoğraflarına katkınız var mı peki?

Evet var. Zeynel (Abidin Ağgül) benim çok yakın arkadaşım zaten. Bir dönem onun yanında asistanlık yapmıştım. Her yönüyle çok içime sinen bir iş oldu bu... Albümle ilgili "keşke" dediğim hiçbir şey yok. İçime sinemeyen tek şey bu kadar emeğe rağmen "Facebook ünlüsü" olarak anılmam.

Röportaj: Servet Yılmaz (HÜRRİYET)

FD'nin kaleminden 'Uykusuza Masallar'

Kendisine kısaca 'FD' denmesini isteyen Feridun Düzağaç'ın yeni albümü 'Uykusuza Masallar' piyasaya çıktı. Bu projesini 'az kelam ve yaşamaya selam albümü' diye tanımlayan Düzağaç, şunları söyledi: "Öncelikle yaşanmışlıklardan doğan 'Beni Bırakma', 'Yüzün', 'Çok Aşık' ve 'Kurumuş Ölüyorken' şarkılarım için 'adı bende saklı' sevgili kadınıma teşekkür ederim. Ben bu albümle, şair değil şarkı yazarı olduğumu vurgulamak istedim."

İşte o şarkı: >>


Mor ve Ötesi'nden Hande'ye şarkı sözü

Hande Yener, ünlü rock grubu Mor ve Ötesi'nin solisti Harun Tekin'den iki şarkı sözü aldı. Erol Temizel'le birlikte altı aydır yeni albümü için stüdyoda çalışan Hande Yener, ünlü rock grubu Mor ve Ötesi'nin solisti Harun Tekin'den iki şarkı sözü aldı. Yener, "Uzun zamandır bunun hayalini kuruyorum. Kimseyle bir çalışmaları olmadığını bildiğim halde, arayıp sormak istedim ve çok samimi karşılandım. Birbirinden güzel iki şarkı aldım" dedi. (HÜRRİYET)

Tamba Tumba Özel Notu: Eurovision'a katılmaları bir kısım hayranlarının tepkisini çeken grup, şimdi de popüler müziğin merkezindeki bir isme destek vererek bakalım yine hayranlarının tepkisiyle karşılacak mı?

22 Ocak 2008 Salı

Cüneyt Çakım'dan Kylie Minogue'a şarkı...

Geçtiğimiz yaz yayınlanan Siyah adlı ilk albümüyle kısır döngü içindeki Türk popuna farklı tarzı ve özgün besteleriyle yeni bir soluk getiren Cüneyt Çakım, Hürriyet Gazetesi'nin bugünkü sayısında Servet Yılmaz'ın sorularını yanıtladı. Röportajında yurtdışı çalışmalarından bahseden genç müzisyen, önümüzdeki ay Türkiye'ye gelmeye hazırlanan Ortadoğu'lu ünlü şarkıcı Janine D ile olan çalışmasından sonra, şimdi de Kylie Minogue'a şarkı vereceğinin müjdesini verdi...

Siyah albümünden "Yerin Dolmaz" şarkısına çektiği video klibiyle yakında yeniden müzik kanallarını süsleyecek olan ve bugüne kadar Bendeniz, Pınar Aylin, Reyhan Karaca ve Ziynet Sali gibi çok sayıda ünlü ismin albüm repertuarlarını süsleyen Cüneyt Çakım ayrıca Işın Karaca ve Mişa'nın yakında yayınlanacak yeni albümlerinde de yeni besteleriyle yer alacağını belirtti.

Radyo Mega ve Odeon işbirliğiyle: "Sevdim Seni Bir Kere"


14 Şubat yaklaşıyor...Bu yıl sevgilinize hediye edebileceğiniz çok özel bir albüm, Radyo MEGA ve Odeon Müzik işbirliğiyle müzikmarketlere sunuldu. "Sevdim Seni Bir Kere" adlı albümde, Nilüfer'den Ayten Alpman'a, Ayla Algan'dan Tanju Okan'a Türk pop müzik tarihinin kilometre taşları çok özel aşk şarkılarıyla arşivlerinize giriyor. İşte albümdeki şarkılar:


1 . NİLÜFER - Ben Seni Seven Kadın
2. AYTEN ALPMAN - Ben Böyleyim
3. HÜMEYRA - Sevdim Seni Bir Kere
4. AJDA PEKKAN - Bir Köşede Yalnız & Tut Kalbimi
5. DARIO MORENO - Aşkımız Bitti & Deniz Ve Mehtab
6. MELİKE DEMİRAĞ - Arkadaş
7. BORA AYANOĞLU - Güller Ve Dudaklar
8. YAŞAR GÜVENİR - Sensiz Saadet Neymiş & Gel Desen
9. TANJU OKAN - Aşkı Bulacaksın
10. NESRİN SİPAHİ - Hasret
11. SEMİRAMİS PEKKAN - O Karanlık Gecelerde
12. RANA ALAGÖZ - Aşkın Gözü Kör Mü Acaba?
13. GÖNÜL TURGUT - Aşkı Sende Buldum
14. AYLA ALGAN - Aşk Hikayesi
15. AY-FERİ - Aşk Bitmesin
16. ENGİN EVİN - Sana Muhtacım

Eurovision Şarkısı Belirlendi

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu seçici kurulu, 2008 Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi temsil edecek şarkıyı belirledi. Mor ve Ötesi tarafından hazırlanan 3 eserden birini seçen kurul, şarkıyı Şubat'ın ilk haftasında kamuoyuna açıklayacak. 20-24 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek olan Eurovision şarkı yarışmasında Mor ve Ötesi grubunun Türkiye'yi temsil edecek şarkısı merakla bekleniyor.

TRT seçici kurulu Genel Müdür İbrahim Şahin başkanlığında toplanarak yarışacak eseri belirledi. Mor ve Ötesi grubunun üyelirinin de yer aldığı toplantıda Türkiye'yi temsil edecek şarkı 3 eser arasından seçildi. Şarkı Şubat ayının 2'inci haftasında bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulacak.

Mor ve Ötesi grubu, basın toplantısı öncesinde ser verip sır vermese de aldığımız küçük ipuçları eserin beğeni toplayacağını gösteriyor.


Sanatçı Harun Tekin: "Bu şarkı Mor ve Ötesi şarkısı dedirtecek cinsten. Aynı zamanda bazı yenilikleri de içinde barındıran bi şarkı oldu, ancak şarkıyı anlatmak zor tam da bunu yapmamak için şarkı yazıyoruz zaten." dedi. Grup üyeleri ortaya yeni bişey koyabilme heyecanı ve kısa sürede 3 güzel eser çıkarabilmenin haklı gururunu yaşıyor...

Sanatçı Kerem Özyeğen: Bizim için sorun olmadı. çünkü zaten üstünde çalıştığımız şarkılar vardı ve uygun olanları eledik. Herkesin içi rahat olsun. Bizi mutlu eden şey üretim sürecinde strese girmedik o stres oluşsaydı ortaya çıkan şeyi daha zor kılabilirdi." şeklinde konuştu.
(TRT)

21 Ocak 2008 Pazartesi

Sertab Davos zirvesinde

İsviçre'nin Davos şehrinde 23-27 Ocak tarihlerinde toplanacak olan Dünya Ekonomi Forumu'nda, bu yıl ev sahipliğini Türkiye ve Fransa yapacak. Zirvede, 25 Ocak gecesi Sertab Erener-Demir Demirkan ikilisi, 26 Ocak'ta ise Demet Tuncer sahneye çıkacak. Dünya Ekonomi Forumu kapsamında 25 Ocak Cuma gecesi verilecek, ev sahipliğini Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit F. Şahenk'in yapacağı resepsiyona, Sertab Erener ve Demir Demirkan da sesleri ve şarkılarıyla renk katacak. Uzun süredir birlikte çalışan ikili, Davos'ta "Painted on Water" adını verdikleri yeni projeleriyle sahnedeki yerlerini alacak. Türkülere modern müziğin altyapısıyla yaklaşıp onların melodilerini dönüştürerek yeni bir forma kavuşturan "Painted on Water" projesinde, İngilizce şarkı sözlerinin arkasında, Madonna, Celine Dion gibi dünyaca ünlü şarkıcıların söz yazarı Grammy ödüllü Phil Galdston var. Zirvede 26 Ocak akşamı yapılacak 'Türk Gala Gecesi'nin sunuculuğunu ise, "Çocuklar Duymasın" dizisindeki Mary rolüyle tanınan Demet Tuncer üstlenecek. Tuncer sunuculuk görevinin yanı sıra, şarkıları, dansları ve ilginç tiplemeleriyle renklendirdiği özel gösterisiyle dünya ekonomisine yön veren işadamlarının karşısına çıkacak.

Yaşar: "Tarkan'ın albümünü dinledim, beğenmedim"


Bir televizyon programına konuk olan Yaşar, müzik sektöründeki değişikliklerden şikayet etti. Kendi özeleştirisini de yapan sanatçı 'Divane' adlı ilk albümünde yakaladığı başarısını kastederek, "Müziğin bu noktaya geleceğini düşünseydim, o günleri daha iyi yaşardım. Eskiden yoğun çalışmaktan şikayetçiydim, şimdi 'iş olsa da çalışsam' diye bakıyorum" dedi.

LÜZUMSUZ ŞARKICILAR
Sektörde çok sayıda lüzumsuz şarkı ve şarkıcı bulunduğunun da altını çizen Yaşar, "Belki artık popstar olmaktan sıkılmıştır" dediği Tarkan'ın eleştirilen son albümünü de beğenmediğini açıkladı. Kendisinin bir ozan olduğunu ve tamamen başka bir kulvarda bulunduğunu anlatan Yaşar, "Arabesk müziği çok severim. Müslüm Gürses 'Paramparça'yı söylüyorsa Yaşar da bir Müslüm Gürses şarkısı söyleyebilir" sözleriyle arabesk müziğe yeşil ışık yaktı. Yaşar, "Bana Eurovision teklifi gelse hiç düşünmeden kabul ederim. Mor ve Ötesi'nin oraya çok yakışacağını düşünüyorum" diyerek gruba da destek çıktı. (SABAH)

Emre Aydın'ın 'afili' konserleri başlıyor

Afili Yalnızlık' şarkısıyla 2007 yılının en iyi çıkış yapan şarkıcısı ve en çok konuşulan sesi Emre Aydın şubat ayında yurtiçi ve yurtdışındaki hayranlarıyla buluşuyor. Aydın'ın 8 Şubat'ta Antakya'dan başlayacağı turnesi Türkiye'nin pek çok ilini gezerek 29 Şubat'ta Mersin'de tamamlanacak. Aydın Almanya, Hollanda ve Belçika'da da konserler verecek.

1 milyon dolarlık Süperstar

Bir boya firmasının reklam kampanyasının yeni yüzü olmayı kabul eden Ajda Pekkan’ın 1 milyon dolara anlaştığı iddia edildi. Pekkan’ın Polisan firması için 6 reklam filmi çekeceği ve 10 konser vereceği de bildirildi. Polisan Holding CEO’su Erol Mizrahi ile Süperstar’ın katılımıyla Swissotel’de düzenlenen basın toplantısında, "Türk pop müziğin tartışmasız en büyük isimlerinden Ajda Pekkan’ı en doğru kişi olarak gördük. İşbirliğimiz kapsamında yapacağımız reklam çalışmalarımıza 10 milyon dolar ayırdık" dedi. (HÜRRİYET)

"Arabesksiz hiç kimse yaşayamaz"

İstanbul’un ünlü eğlence mekanı Cahide Cabaret’te düzenlenen "Arabesk Geceler"de sahneye çıkan Gülden Karaböcek, Sezen Aksu’dan Yıldız Tilbe’ye birçok şarkıcının arabesk söylediğini belirterek şu ilginç yorumu yaptı: "Arabesksiz kimse yaşayamaz." Dilek Taşı, Sürünüyorum, Aşk Acı Şaraptır gibi birçok unutulmaz şarkıyla hafızalara kazınan ve sahnelerdeki 40. yılını kutlayan Gülden Karaböcek, ilginç açıklamalarda bulundu. >> Ünlü şarkıcı, Aşkın Nur Yengi’nin, "Son yıllarda fast-food müzikler türedi" sözlerini hatırlatan gazetecilere "Müziğin bu tür kalıpları ve ölçüleri yoktur. Bu böyledir, bu şöyledir diye bir kaide yoktur. Yabancı müzik dinlerken bile önce melodiye bakıyorsunuz. İtalyan’ca, Fars’ça olsun anlamasanız bile hoşunuza gidiyor. Örneğin ben yaptığım bestelerin belli bir kalıbı olmadığını düşünüyorum. Her dilde müzik dinliyoruz. Müziği kalıpların içine sokmaya gerek yok" yorumunu yaptı.

Eskiden de minibüs müziği deniyordu

Günümüzdeki ’bakkal müziği’, ’fast-food müzik’ tartışmalarının benzerlerinin yıllar önce de yapıldığını belirten Karaböcek, "Eskiden de ’minibüs müziği yapıyor’ deniliyordu. Şarkı tutarsa minibüsçüsü de, bakkalı da, herkes dinler" dedi. Karaböcek, Tarkan’ın son albümü hakkında da konuştu. Tarkan’ın eleştirilmesini doğru bulmadığını belirten ünlü şarkıcı, zamanla Tarkan’ın şarkılarının dillere dolanacağını söyledi. Sezen Aksu ve Yıldız Tilbe gibi birçok şarkıcının arabesk besteleri olduğunu söyleyen Karaböcek, arabesk müziğin sevilen ve kabul edilen bir tarz olduğunu belirterek "Arabesksiz kimse yaşayamaz" diye konuştu.

15 Ocak 2008 Salı

"Şarkılarım tüm dilli düdüklere"...İşte Tarkan'ın beklenen videosu!

Tarkan, kendisi hakkında yapılan eleştirileri anlamakta güçlük çektiğini söyledi: "Yazılanlara şaşırıyorum. Tarkan niye böyle diye bana sürekli soranlar var. Gülüp geçiyorum bu eleştirilere. İyi de satıyor albüm. 15 günde 300 bini geçti. TDK tarafından ödülle onurlandım. Arkamda oldukları için mutlu oldum. Şarkılarım, beni anlamadan eleştiren bütün dili düdüklere yanıt zaten..." Metamorfoz albümüyle ilgi gören ve farklı yorumlara karşın satış grafiğini her geçen gün yükselten Tarkan, albüme ilk video klibi "Vay Anam Vay" şarkısına çekti. Yönetmenliği Kıvanç Baruönü tarafından yapılan klibin çekimleri, İstanbul Film Sokağı stüdyolarında iki gün de tamamlandı. Tarkan’a klipte Liraz Dror isimli manken eşlik etti…İşte o klip >>



Sertab, Tarkan ve Şebnem Ferah'la 'Türk Kültür Yılı'

Rusya'da bu yıl yapılacak 'Türk Kültür Yılı' etkinliklerinde; Tarkan, İdil Biret, Sertab Erener ve Şebnem Ferah konser verecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan program taslağına göre; Moskova, St. Petersburg ile Kazan ve Soçi'de yıl boyunca çeşitli etkinlikler yapılacak. Rusya'da geniş bir hayran kitlesi olan Tarkan, St. Petersburg'un 'Şehir Günü' olarak kutlanan 27 Mayıs'ta sahne alması bekleniyor. Türkiye'nin tanıtımına büyük katkı sağlayacağı belirtilen Tarkan'la konser tarihi için görüşmelerin sürdüğü belirtiliyor. Etkinlikler kapsamında Sertab Erener'in de Moskova'da konser vermesi planlanıyor. Erener, konserinde klasik halk türkülerini caz yorumuyla söyleyecek. Şebnem Ferah ise rock müziği seven Rus gençleri için bir Rus rock grubuyla sahneye çıkacak. 'Türk Kültür Yılı' etkinliklerinin Moskova ayağında; Hüsnü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan'dan oluşan 'Taksim Trio' da konser verecek. (SABAH)

Kenan'ı bombaladı, Tarkan'ı övdü...Perihan Mağden'den arşivlik bir yazı daha!

Muhalif yazılarıyla tanınan ünlü yazar Perihan Mağden, bu kez köşesinde politika yerine müziği ele aldı ve "Tarkan hadisesi"ni kaleme aldı. Yazısında başka sanatçılara da göndermeler yapan Mağden'in arşiv değerindeki işte o yazısı >>>



Tarkan hadisesi
13.08.2008 (Radikal)

Bu sene Gaflet ve Gabavet'e (Ahududu Sisters) kapılmadım ey dokur! Yeni Yıl'ı en yakın iki kadın arkadaşımla evimde karşıladım. Ki, yıl boyunca mümkün olduğunca az insan göreyim. Sırf en yakın arkadaşlarımı, evimde filan göreyim. Halk'a açılmayayım; tahvillerim borsada işlem görmesin filan. Pek tabii ki, Yeni Yıl'a girme tercihimiz TARKAN oldu. Bu isabetli seçimiyle bizleri (ve diğer AB'leri) kendine bağlayan TRT'mizi teprik ederim. (Telgraf da göndericem, Mustafa Kemal çiçeği de.) Sonra baktım öncelikle Tarkanımız'a verilen üç onluk para için yıkılan ortalık, bu sefer yok 'Reyting alamadı', yok 'Senkron sorunu vardı' diye yıkılıyor. Tarkan'ın ağız hareketleriyle şarkının nameleri çakışmamış zaman zaman. İnanır mısınız? Fark bile etmedim! Zira ben 1 obs. comps. olarak bambaşka sulara sintine basmaktaydım. Tarkan, ter içindeydi! Alnı, yüzü terrr içinde söylüyordu, kurtboğan stiliyle bağcıklanmış ince kravatı sayesinde de şarkılarını. Gömleği filan- sentetik miydi? (Bi tişört yok muydu?) Havalandırma yok muydu? Elemanlar uyuyor muydu? O kadar çok, Çekim Sahnesi'ne fırlayıp terini kurulamak projelendirmesiyle meşguldu ki zihnim; asenkron mudur/insenkron mudur/nasenkron mudur- hiç mi hiç fark edememişim. (Bunu tabii 2008'i de Gaflet Uykuları içinde idrak edeceğim hakikati olarak yorumlayabilirler çokçok kötü(cül) olanlar.) Peki bu satırları niçin yazıyorum? Tarkan gözümüze batmaktadır, Tarkan'la uğraşılmaktadır; zira TARKAN 1 STARDIR! Ne yani? Mustafa Sandalye'yle mi uğraşıcaz Kenan Doğubaz'la mı? ki, zihnim atv tarafından 1 baştan öbür uca yılbaşı programlanan Kenan Doğurgan'la da uğraşmadı değil. NE zaman Kenan Doğursan'ı görsem/izlesem; çok dayanamıyorum da, gözlerimi değdirsem: yemin ederim WASP tonlarında Sarah Whittaker filan bile kesilmiyorum. İdaho'dan Nancy Shakerbell gözüyle dahi olsa, 1 Yabancının Gözleri yerleşiveriyor ruhuma. Ve de öylesine hayretlere gark oluyorum ki: Çocukta ses yok, fizik yok, müzik yok! oluyorum. Bir elli sekiz boyunda Gayretli 1 Cücük, sahnenin ordan orasına sıçrayıp duruyor. Yemin ederim, bu yalnız Türkiye'ye has bir koşul! Kenan Doğrulsan'ın 'sitare' kabullenilmesi, bir kanalın yılbaşı programını büyük bir marketing güveniyle ona emanet etmesi hali! Oysa Tarkanımız, maalesef çok yılını iyi bir eş, havaalanlarında avukat kızarkadaşıyla İkiz Yumurta olma görüntüleri uğruna, feci heba etti. Ama müstehcenliğiyle olsun, apel'iyle olsun, gözleriyle, duruşuyla, saçma sapan danslarıyla olsun Tarkan star'dır, star kalacaktır! Dünyanın neresinde doğmuş olsa star olurdu/olacaktı. Bakın Johnny Depp, Kentucky'liymiş. Keşke Tarkan da Kentucky doğumlu olsaydı. İngilizce söyleyip Türkçe göbek atsaydı. Tarkan'la meşgulüz; zira hep daha iyiye/daha ileriye/daha bi bi yerlere gitsin istiyoruz. Ne kadar verse, doyamıyoruz. Ne kadar çabalasa, 'Olmadı!' yapıyoruz. Hoş Tarkan acayip kırılgan bir çocuk. Katmanlı bir şahsiyet. Kendini korumaya almadan yapamıyor. Ve öyle hoşur hoşur 'delivery' durumu yok. Çokçok Türkan Şoray'a da benzetiyorum Tarkan'ı. İki fazlasıyla bebek, fazlasıyla temiz, korunası, sevilesi, tapılası, kollanası ruh! Ama sinir de ederler adamı. Bu hayat için olağanüstü kırılganlıkları, kabuklulukları ve de şeffaflıklarıyla. Aynen Marilyn Monroe Olayı! Starlık böyle bi şeydir hemşehrilerim. NORMAL DEĞİLDİR bu starlar. Hem içinizdeki Ayı'yı uyandırırlar: Kaçırıp kocaman kollarımla mağaramda balla sütle besleyeyim şunları. Koruyayım, ben bakayım- olursunuz. Sonra da Bebek Boğuntusu verirler adama. Sıkıntılar basar içinize. Onları beşiklerinde, oyun parklarında bi başlarına bırakıp (terk edip) gidip yetişkinlerle çelik çomak oynamak istersiniz. Ya da bloodymary içmek. Hem feci şekilde sahip olmak istediğin, hem de feci şekilde terk etmek istediğin bebeği içine çağrıştırandır star! Çok az gelir: Sonsuz Bebeklik Hali insanlara. Onun için çok az star var. Tarkan da onlardan biri. İnşallah, bu yazıyı okuyup beni 'dilli düdüklükle' suçlamaz. Bir keresinde (valla da billa da) "Akıl verme, huzur ver" demişti bana. (Şarkısından da alıntılayıp.) Olsa, vericem huzuru. Ama ben akılla bozduğum için StarKaçıran Tozu gibi bi şey de telakki edilebilirim. Ama bu, Bu Bebekleri feci şekilde sevmeme engel değil. Hiç engel değil.

Perihan Mağden (RADİKAL)

Gülden Karaböcek Cahide'de

Cahide Cabaret, yarın gece bir ilki gerçekleştiriyor ve uzun yıllardır sahneye çıkmayan bir ismi hayranlarıyla buluşturuyor. Cahide'nin bu sene ilk defa gerçekleştireceği "Arabesque Night" gecesinde yemeklerde de bir arabesk hava yaratılacak ve sahnede Gülden Karaböcek olacak. Uzun yıllardır sahne çalışması yapmayan ve sadece bu özel gece için Cahide Cabaret'de sahne alacak olan Karaböcek, programına saat 22.00'de başlayacak. Gecede ayrıca dansözler ve Cahide Show ekibinin şovları da yer alacak.

"Sezen’in karşısında dilim tutuldu"

Demet Akalın, hayran olduğu Sezen Aksu’yla ilginç tanışma hikayesini ilk kez anlattı. Aksu’nun bir pazar kendisini kahvaltıya davet ettiğini söyleyen Akalın, “Apar topar kahvaltıya gittim. Benim için önemli olan tek şey onunla tanışmaktı. Zaten kaldığım üç saat boyunca hep Sezen konuştu. Çok konuşan bir insan olmama rağmen benim dilim tutuldu”

dedi. Yeni albümü için Aksu’dan bir şarkı beklediğini söyleyen Akalın, “Göndermese de olur. Önemli olan onunla tanışmaktı” diye konuştu. (AKŞAM)

13 Ocak 2008 Pazar

Doğukan Manço'yla "Biçilmiş Kaftan"

ABD'de şu sıralar yeni bir Türk radyosunun adı sıkça duyulmaya başlandı. Türkçe şarkıları okyanus ötesine, Florida'daki Türklere ulaştıran bu radyo: Florida Türk Radyosu (FTR). Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında Florida eyaleti Miami bölgesinde kurulan radyo 98.5 frekansından yayın yapıyor ve floridaturkradyosu.com internet adresinden sesini tüm dünyaya duyuruyor.

Doğukan Manço röportajımız için tıklayın >>>


Sevi ile 'Keyifli Saatler', Erdal Çelik'le 'Erdal Ruhunuzda', Barbaros Yüksel'le 'Haberler', Oğuz Demir'in 'Ceza Sahası', Emel'le 'Astroloji', Zafer Öğer 'Spor saati', Belma Tatlıbal'la 'Estetiğin Sırları' ve 'Huriş'in İğnesi' gibi programların yanısıra, FloridaTürk'ten dinleyiciye ulaşan bir de tanıdık isim var: Doğukan Manço.... 'Biçilmiş Kaftan' adlı programıyla taşıdığı soyadının büyüklüğünün bilinciyle birlikte her Pazar mikrofon başına geçen Manço, Olcay Tanberken'in sorularını yanıtladı:

- Doğukan Manço'nun radyoculuk macerası nasıl başladı? Geçici bir heves olarak mı bakıyorsun bu işe, yoksa ileriye dönük ciddi planların var mı?

97 yılında Galatasaray lisesi orta son sınıf öğrencisiyken rahmetli babam birgün bana yeni açılan Marmara Radyo Tv Gazetecilik Anadolu Teknik Lisesi'nden söz etmişti. Henüz 2. senesi olan bu okula girmemdeki en büyük amacım ileride babam Barış Manço ile aynı sektörde beraber çalışmaktı. Kader farklı değerlendirdi ve ben son sınıfa kadar Marmara Lisesi'nde kalıp ufku genişletmek üzere yurtdışına çıktım. Marmara'da okuduğum süreç içerisinde radyoculuk üzerine eğitim aldım ve 1999 yılında Kiss FM'de staj yapmaya başladım. Bir hayli keyif aldığım bu işe yurt dışına çıkarak henüz başında son vermiştim. Aradan 7 sene geçti ve burada tanıdığım birkaç kişinin böyle bir projesi olduğunu oğrendim. Henüz yeni açılmış radyonun ucundan tutarak kurucuları arasında yer aldım. İşte benim radyo dünyasındaki kısa öyküm.

- Bildiğimiz kadarıyla Amerika'da Makina Mühendisliği eğitimi alıyorsun. Okul hayatı nasıl gidiyor, kariyerinle ilgili düşüncelerin neler?
Doğru, Amerika'ya Makina Mühendisliği okumak üzere geldim. Mekanik ve otomotive çok büyük bir ilgim var. Makine mühendisliğini değerlendirmemin en büyük amacı ise, babam ile ilgili kurduğum hayallerimin yıkılması uzerine sevdiğim bir uğraş üzerine yoğunlaşıp bunu mesleğe çevirmekti. Ancak kısa süreç içerisinde hobilerim ile mesleğim arasındaki ince çizgiyi farkederek bölümü mimarlık olarak değiştirdim ve son senenin son bölümü bitmek üzere.. Kariyerle ilgili sorunuza gelince, okuduğum bölümü kariyere cevirmeyi düşünmüyorum!

- Radyo programın "Biçilmiş Kaftan"ın biraz içeriğinden bahseder misin?

Şu anda yapmak üzere olduğum radyo programım daha çok genç kitleye hitap ediyor. İster istemez taşıdığım büyük soyadı ve aile terbiyesi gereğince fazla laubali olmadan genç kitleye espri dolu, sosyal mesajlar iceren, gerektiğinde güncel, gerektiğinde tarihi bilgiler veren şen şakrak bir program hazırlamaktayım. Ara sıra canlı konuk, kimi zaman da telefon bağlantıları alarak aşağı yukarı 2 saatlik türkce pop ve rock yayın yapıyorum. Yayın saatim her Pazar ABD saatiyle 11-14 arası.

- FloridaTürk Radyosu'ndan bahsetmek gerekirse, dinleyici kitlesini kimler oluşturuyor? Senin dışında Erdal Çelik gibi isimlere de rastlıyoruz bu radyoda. Radyonun yayın akışı ve şarkı türleri nasıl?
Her çesit müzik tarzına yer vermeye çalışıyoruz, her türde istek şarkı gelebiliyor. Bir de sadece ABD'de değil, Türkiye dahil dünyada 29 ülkeden dinleniyoruz.
- Çok sevdiğimiz Barış Manço, eminim bir yerlerden oğullarını izliyor ve onlarla gurur duyuyordur. Ona bir şarkı armağan etmek isteseydin, bu hangisi olurdu?

Programımın en büyük özelliği, Barış Manço ile açılıp Barış Manço ile kapanması. Ben isterdim ki her nekadar o beni dinliyor olsa da ben onun beni gördüğünü, dinlediğini görmek isterdim. Gönul ister ki bütün güzel şarkıları ona göndereyim. Herhalde bu soruyu okuyan bir dinleyici somut bir cevap isteyecektir, bu yüzden "Özledim seni" adlı parçayı armağan ettiğimi söyleyebilirim ama benim icimde çok başka fırtınalar kopuyor...




***
Tamba Tumba ve Radyo Mega ailesi olarak FloridaTürk Radyosu'na ve Doğukan Manço'yla birlikte tüm programcılarına başarılar diliyoruz.

(Röportaj: Olcay Tanberken ©tambatumba.com)

Aysel Gürel için Vefa

Kronik bronşit hastalığı teşhisiyle geçtiğimiz haftalarda hastaneye kaldırılan ve şimdi evinde istirahat eden ünlü söz yazarı Aysel Gürel için Türk pop müziğinin beş ası bir araya geliyor. Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nilüfer, Nükhet Duru ve Zerrin Özer, Gürel'in rahatsızlanmasının ardından stüdyoya girip Gürel'in hit şarkılarını seslendirecek. Henüz resmi bir açıklama yapılmasa da, Aysel Gürel şarkılarından oluşacak albümün adının da "Vefa" olması planlanıyor. "Firuze", "Ünzile", "Yalnızca Sitem", "1945", "Ne Kavgam Bitti Ne Sevdam" gibi dillerde marş olan şarkıların yanı sıra, bir röportajında "Altı valiz dolusu şarkım var" diyen Gürel'in hangi şarkılarının albüme alınacağı merak konusu.

Tamba Tumba Özel Not: Daha önce "Türk popunun 3 büyük devi" olarak bir yardım konserinde biraraya gelen Ajda-Sezen-Nilüfer gibi isimlere bu kez Nükhet Duru ve Zerrin Özer'in de eklenmesi iyi olmuş, zira bu beşlinin her birinin de dinleyicilerin gönlünde ayrı ayrı yerleri var.

Soner Arıca: "Kadirizm değerleriyle kıyaslanmaktan sıkıldım"

Mankenlikten şarkıcılığa terfi eden ilk isimlerden Soner Arıca, 'En İyileriyle' adıyla çıkardığı best of albümle radyolarda çalınıyor. İki ay sonra da yeni şarkılardan oluşacak bir albüm çıkaracak olan ünlü şarkıcı, ilk kez dayısı Kadir İnanır'la kıyaslanmaktan ve onunla ilgili sorulara cevap vermekten çok yorulduğunu açıkladı. "Ben başka biriyim, kardeşlerimle bile ayrı düşünebiliyorum" diyen Arıca, İnanır'ın yeğeni olmaktan gurur duyduğunu da sözlerine ekledi.

SÜRÜDEN KOPTUM!
Hayatını yıllar önce okuduğu Richard Bach'ın kitabı 'Martı'nın değiştirdiğini de dile getiren Arıca "Kitabı okuduğumda; sürüden kopacağıma ve kendi başıma yolumu çizeceğime söz vermiştim" dedi.

* Yedi kardeş arasında sadece siz mi sanata ilgi duydunuz?
Öyle oldu ama hemen hemen hepsinin sesi güzeldir. Özellikle ablamlardan birinin sesi çok güzeldir. İki yeğenim modacı olma yolunda. Konservatuvarda keman eğitimi alan bir yeğenim daha var.

ŞARKI ÜRETİMİ AZALDI
* Neden yeni albüm yerine bir best of albüm yapmayı tercih ettiniz?
Ben 90'larda çıkan bir pop şarkıcısı olarak böyle bir hakkım olduğunu düşünüyorum. Aslında üç albümü olan biri de 'best of' yapabilir. En geç mart ayında yeni şarkılardan oluşan albümümü de çıkaracağım.

* Satmadığı için yeni albümler sürekli erteleniyor, bazı ünlü şarkıcılar da uzun zamandır albüm yapmıyor. Bu gidişin sonu ne olacak?
Satışlar durdu, bu doğru ama bununla birlikte şarkı üretimi de azaldı. Daha kötü olan bu üretimin azalması. Ama bir sanatçının üretim yapmadan nasıl yaşayabileceğini ben bilmiyorum. Hiçbir koşulda üretim yapmaktan vazgeçmemeliyiz. Satmasa da üretmeliyiz, yoksa sanatçı yaşayamaz.

BENİM SEYİRCİM ÖZEL
* 90'ların müzik bereketi günümüzde kaldı mı?
O dönem piyasaya çok insan çıktı ama bir kısmı kaldı, bir kısmı kayboldu. Aradan bir süre geçtiğinde; etrafta çok görünen insanlar değil, şarkı tadındaki şarkılar daha kıymetli oluyor. Levent Yüksel, beş yıl albüm yapmasa da varlığını inkar edemeyiz. Yıldız Tilbe bundan sonra hiç albüm yapmasa unutulur mu? Kendini konuşarak var edenler var, piyasa bunlardan geçilmiyor. Bana da gelmişlerdir, 'bir dram ya da bir aşk hikayesi bulalım' diye. Ben bu hataya düşmedim. Seyircim ve dinleyicim bana bu yüzden saygı duyuyor. Benim özel bir dinleyicim ve seyircim var. Kanlıca Peysage Restoran'da sahneye çıkıyorum.

* Seyircinin bu saygısı nasıl oluşuyor sizce?
Bu kolay değil. Sahnede her şarkıya sonuna kadar asılıyorum. Artık nasıl olsa çok eğlendiler, kafayı da buldular; bu şarkıda hata yapsam ya da öylesine söylesem kimse fark etmez gibi şeyler düşünmüyorum. Sadece kendi şarkılarımı söylemiyorum; Sezen Aksu'nun ve Kayahan'ın yaptığı müthiş aşk şarkılarını da söylüyorum.


Herkesin imajı kendine!
* Bu işe başladığınız zaman Kadir İnanır size yol gösterdi mi?
Buna çok ihtiyaç olmadı, bir de mümkün olduğu kadar ondan uzak durmak istedim. Ben işe mankenlikle başladım. Mankenlik ve Kadir İnanır'la ilgili sürekli bir şeyler söylemek zorunda kaldım. Ama iyi ki onun yeğeniyim. Mankenlik utanılacak bir şey değildi ama hep bu iki kavram arasında kaldım.

* Kadir İnanır, sizle arasında bir küslük olmadığını söylemiş...
Bizim küs olabilmemizin imkanı yok. Ancak onun kendi kendine küsmesi lazım. Benim ona ciddi bir saygısızlık yapabilme şansım sıfır çünkü aldığım eğitim ve terbiye buna müsait değil. İkincisi ben o adamı seviyorum. Ancak bir yanlış anlama olabilir, biz de onu bir yerinden döndürürüz. Sadece zaman zaman fikir ayrılıklarımız oldu.

* Peki o dediğiniz fikir ayrılıkları nerede oldu?
O mankenlik yapmamı istemedi. Şarkı söylemeye başladıktan sonra fikir ayrılığı olmadı. Sadece benim 'Sen Giderken' şarkımın klibi erotikti, "Ne gerek var?" demişti.

* Kadir İnanır için erotik klip çeken yeğen bir sorun yaratabiliyor belki!
Herkesin kendi imajı kendini bağlıyor. Benim yeğenlerim var. Onlara şunu diyorum; "Benimle ilgili iltifat alırsanız şımarmayın, tenkit alırsanız kavga etmeyin!"

* Sezen Aksu tekkesine girmeden ayakta kalan tek kişisiniz galiba!
Doğru denebilir. Sezen Aksu ile hiç öyle bir ilişkimiz olmadı. İki sene önce eski bir şarkısını seslendirmek istedim. Fakat kendisine direkt ulaşamadım. Ulaşanlar da nasıl ulaşıyor çok merak ediyorum. Timur Selçuk hocamdı, onun dışında yanımda büyük bir müzisyen olmadı. Ama Sezen'in o bir şarkısı hala aklımda, yine gideceğim kapısına ve o bariyeri aşacağım.

* Hande Yener'in "Barlarda şarkı söylemeyeceğim" sözü geçerliliğini yitirdi. Hiçbir yerde söylemeyecek o zaman. Onun istediği yerler artık yok. Bence barlarda söylemek zorunda.

* İnsanların aile dramlarını anlatmasını anlamıyorum, benim bir dramım olsaydı ve bunu toplumla paylaşsaydım, üzüntümün hafiflemesine ne faydası olacaktı?

* Polemiğe giren sanatçıların kendisi popüler oluyor kesinlikle şarkıları değil!

* Bir dönem biz sanatçılar çok yüksek paralar alarak mekanları batırdık, mekan sahipleri de buna izin verdi.

* Arkadaşlarım, işin devamlılığını istiyorsa cironun dörtte birinden fazlasını almamalı. Biz eskiden yarısından fazlasını aldık, canlı müzik eğlence sektörü çöktü.

* Kendime göre iki kuralım var; dekoru kötü olan ve sahnesi çok geç açılan yerlerde olmak istemiyorum.

(Röportaj:Bülent İpek-SABAH)

12 Ocak 2008 Cumartesi

İstanbul sevdasını albümüne taşıdı

Yunanlı ünlü şarkıcı Elli Kokkinou, geçtiğimiz yaza damgasını vuran 'Sex' adlı albümüne İstanbul'a duyduğu aşkı da taşıdı. Albüme İstanbul görüntülerinden oluşan bir DVD eklendi. Yunanistan televizyonlarında yayınlanan ve Elli Kokkinou'nun İstanbul aşkını anlatan dökümanter, Yunanistan'da büyük ilgi görüyor. Sanatçı, bu yepyeni albümde İstanbul'a ve Boğaz'a olan hayranlığını anlatıyor. Albüm bu versiyonuyla Türkiye'de de piyasaya çıktı. İşte o şarkı >>

45 DAKİKALIK GÖRÜNTÜ
Dünyaca ünlü şarkı yazarı ve prodüktor Phoebus tarafından hazırlanan ve Yunanistan'da platin ödülü alan albümde; 16 yeni şarkı bulunuyor. Albümün Türkiye versiyonunda ünlü sanatçı hayranlarına sürpriz yaptı ve 4 şarkı (bonus track) ekledi. Ayrıca pakette hediye bir de DVD bulunuyor. DVD'de güzel şarkıcının 7 videosu, hiçbiryerde yayınlanmamış özel görüntüler ve çekimlerin yanında Yunanistan'ın en büyük özel kanalı Antenna TV için yapılan 45 dakikalık 'Kokkinou İstanbul'da' özel programı da bulunuyor.

İSTANBUL'U TANITTI
Kokkinou, bu özel porgram için İstanbul'da seçilen birçok noktada kamera karşısına geçmiş ve Türkiye'nin tarihi ve kültürel dokusunu kendi güzelliğini birleştirip Yunanlı hayranlarına ulaştırmıştı. Elli Kokkinou, iki günlük çekimlerde Yunan ve Türk medyasından büyük ilgi görmüş ve çok konuşulmuştu. Yaz boyunca 'Sex' şarkısıyla Yunanistan'da gece kulüplerinin bir numarası olan Elli Kokkinou, bu görüntülerle Avrupa'da İstanbul'un reklamını da yapmış oldu. Atina'nın ünlü klüplerinden Apollo'da haftanın 5 günü, 2 bin kişiye şarkı söyleyen Kokkinou, yakaladığı başarıyı yurtdışına taşıdı. 'Sex' adlı şarkı, Doğu Avrupa ve Ortadoğu da en çok çalınan dans şarkılarından biri oldu.

Yunanistan'da ve ardından da Türkiye'de çıkardığı 'In Red' albümü ile haftalarca 1 numarada kalan Kokkinou, şarkı söylemeye müzik korolarında başladı. Ünlü sanatçı aynı zamanda 5 yıl boyunca klasik ve bas gitar dersleri aldı. Grafik, mimarlık ve sanat tarihi üzerine yüksek eğitimini tamamlarken bir yeteneğini daha keşfetti. Atletizm ile 6 yıl boyunca birçok altın madalya ve kupalar alırken Yunanistan Şampiyonası'nda bronz madalya kazandı. 1990'da ilk kez profesyonel olarak şarkı söylemeye başlayan Kokkinou, Anna Vissi, Antonios Vardis gibi isimlerle çalıştı.

İşte o şarkı:

http://www.youtube.com/watch?v=TiaVAS2dWjc

Dilmener'den "Kitsch Gecesi"

Müzik eleştirmeni Naim Dilmener 17 Ocak Perşembe gecesi Babylon'da 'Kitsch (ticari kaygılarla üretilmiş olan banal ürünler) gecesi' düzenleyecek. Gecede Neşe Karaböcek'in 'Bir Öptüm, Bir Daha Öptüm'ünden Hande Yener'in 'Bilenin ve Bana Katlananın' şarkısına kadar komik ve keyifli şarkıların çalınacağı geceye Güzin ile Baha, Seyyal Taner ve Füsun Önal da katılacak.

Hepsi: "Eurovision'u reddettik"

22 Şubat'ta gösterime girecek olan "Kayıp Krallığın Sırrı" filmi için seslendirdikleri "Sen Bir Tanesin" adlı şarkıya çekilen klip sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hepsi Grubu'ndan Yasemin, "Bize Eurovision'dan teklif geldi ama son Eurovision'u izledikten sonra katılmama kararı aldık. Şarkılar değerini bulmuyor, haritaya göre oylama yapılıyor. Komşu ülkeler birbirlerine yüksek puanlar veriyor. Bu nedenlerle Eurovision'a çok sıcak bakmıyoruz" açıklamasını yaptı. Türkiye'yle birlikte 41 ülkede gösterime girecek olan filmin Süleyman Yüksel yönetiminde çekilen klibi, 15 Ocak tarihinden itibaren müzik kanallarından izlenebilecek.(SABAH)

TAMBA TUMBA ÖZEL NOTU: Eurovision da zaten Hepsi grubuna kalmayacak kadar ciddi bir organizasyon. TRT'nin de sadece nabız yoklamak için teklif götürdüğü düşünülürse, reddetmeleri yerinde ve yarışmanın yararına bir karar olmuş!

11 Ocak 2008 Cuma

Kayınbirader'den Hande'ye dayak!

Hande Yener'in sevgilisi Kadir Doğulu'nun kardeşi Kemal Doğulu, müzik piyasasına Hande Yener'in son çalışmasında olduğu gibi elektronik tarzda bir maxi-single ile merhaba demeye hazırlanıyor. Çıkış şarkısı olarak belirlenen "Bir Yerde" parçasında Hande Yener'le de düet yapan genç şarkıcı, Hande Yener'in de rol aldığı ve onu sokak ortasında döven ilginç bir de klip çekti.

İşte o klip>>




Dünyanın 43 ülkesinden ödül alan tek Türk grubu

Alternatif müziğin Türkiyedeki tek temsilcilerinden EGOİST gurubunu kuran MELTEM ve ESER TAŞKIRAN kardeşler son albümleri ON ile müzik dünyasına hızlı bir geri dönüş yaptılar..Dünyanın çeşitli ülkelerinde, birçok festivale katılan ikili, 43 ülkeden aldıkları ödülle TÜRKİYE'de bir rekora imza attılar.

Yakında ödül aldıkları ülkelerde yeni albümlerinin tanıtım konserlerine çıkmaya hazırlanan gurup EUROVİSİON hakkında " Bizim Eurovsiona katılma gibi bir isteğimiz olmadı. Zaten o yarışmaya katılan ülkelerin düzenledikleri yarışmalarda hep ödül aldık.Bu yıl ülkemizi temsil edecek Mor ve Ötesine'de başarılar dileriz" dedi.

Kıraç'tan yeni bir düet çalışması

Uzun zamandan bu yana Türk müziğini Malmsteen yorumu ile dünyaya açmayı planlayan Kıraç, dünyaca ünlü gitar virtüözü Yngwie Malmsteen’in de kendi yorumunu Türk müziği ile birleştirerek bir yenilik yapmak istediğini öğrenince iki sanatçı 2007 yılının son günlerinde bir araya geldiler. Birkaç gün stüdyo birlikte çalışan sanatçılar, yapmayı plandıkları çalışmanın pratikte de mümkün ve başarılı olabileceğini gördüler. Bu arada dostluklarını da pekiştiren Kıraç ve Malmsteen, Türkiye’de ve dünyada yayınlanmak üzere CD,DVD ve VCD çalışması yapmaya ve yine Türkiye’de ve dünyada birlikte konserler yapmaya karar vererek, bu çalışmalarını bir anlaşma ile pekiştirmedirdiler.

Projenin genel hatları belirlendi. Proje repetuar çalışması ile başlamış bulunuyor. Önümüzdeki dönemde İstanbul ve Miami’de bir araya gelecek sanatçılar seçtikleri parçalar üzerinde çalışmalarına devam edecekler.


Bu çalışma sonucunda ortaya çıkan repertuar önce Türkiye’de sonra da dünyanın diğer ülkelerinde birlikte verecekleri konserlerde müzikseverlerle buluşacak.

9 Ocak 2008 Çarşamba

Türkiye'nin "Tarkan" analizi sürüyor: TDK'dan övgü aldı, Nükleer Karşıtlığına soyundu...Ama radyocuları da ikiye böldü!

Her albümü olay olan ve merakla beklenen Megastar Tarkan’ın değişim anlamına gelen ''Metamorfoz'' ismini verdiği yeni albümü, çıkmasıyla birlikte tartışmaları da beraberinde getirdi. Kimilerine göre bol atasözlü, kimilerine göre ilk kez politik sözlere verdiği elektronik alt yapılı albümü, henüz müzik piyasını alt üst edecek bir patlamaya neden olmadı. Radyo DJ’leri ve müzik direktörleri ise farklı görüşlere sahip. Kimi radyocu, albümde pek fazla yenilik bulamadığını söylerken, çoğunluk Tarkan’ın ''Benim şarkılarım çay gibidir, demlendikçe tat verir'' açıklamasını destekleyen ''Tarkan’ın şarkılarına dinledikçe alışılıyor'' yorumunda birleşti.


TDK'dan övgü dolu teşekkür mektubu aldı, Doğa Derneği'nin yeni yüzü oldu. Ama dinleyiciye yaranamadı. İşte son albümüne gelen olumlu/olumsuz eleştirilerden bir derleme >>>

TDK’dan övgü

Tarkan’a, yeni albümü "Metamorfoz"da atasözü ve deyimlere yer vermesi nedeniyle, Türk Dil Kurumu Başkanı Şükrü Haluk Akalın, övgü yağdırdı. Akalın, "Tarkan’ın yeni şarkılarında atasözlerimize ve deyimlerimize yer vermesi, söz varlığımızın bu zenginliklerinin yaşatılmasına ve genç kuşaklara aktarılmasına katkıda bulunacaktır. Örneğin ’Dilli Düdük’ şarkısında 15, ’Hop Hop’ şarkısında 11, ’Dedikodu’ şarkısında ise 6 atasözü ve deyim kullanmış Tarkan. Üstelik bunlar içinde ’Al elmaya taş atan çok olur’, ’Dışı eli yakar içi beni’ gibi genç kuşakların çok az kullandığı atasözleri de var. Tarkan, bu atasözlerini ve deyimleri ustaca kullanmış" dedi.

Nükleer karşıtı bir megastar!

Doğa Derneği'nin yeni yüzü olan ve üç yıl derneğe gönüllü hizmet edecek olan Tarkan sıkı çevreci çıktı! Megastar, 1993'te de nükleer santral karşıtlarına destek olup konser vermiş ve gelirini bağışlamış...

Metamorfoz' albümü ile günlerdir gündemden düşmeyen Tarkan şimdi de Doğa Derneği ile beraber çalışarak çevrenin korunmasına yardımcı olacak.KONSER VERMİŞTİ Boz ayılardan telli turnalara, Silifke Kirpifaresi'nden Toros Kurbağası'na kadar birçok soyu tükenmekte olan hayvan ve bitki türünü korumak için mücadele eden derneğin yeni yüzü olan Tarkan, bundan yıllar önce de 'nükleer' karşıtlarına destek olmuştu. Tarkan; Mersin Akkuyu'da kurulması düşünülen nükleer santrale karşı mücadele eden çevrecilere destek olmak amacıyla, 9 Ekim 1993 tarihinde Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda bir konser vermişti. Konserin gelirini nükleer karşıtlarına bağışlayan Tarkan, bu hareketiyle çevrecilerin gönlünde taht kurmuştu. Tarkan konserinden elde edilen gelir, 12-15 Ekim 1993 tarihinde Ankara Altınpark'ta düzenlenen 'Türk Rock Müzik Sanatçıları Atom Santraline Karşı' adlı konserin masraflarına harcandı. 'Nükleer Enerji Sonun Başlangıcı' yazılı tişörtüyle de kameralara poz veren Tarkan, tam 15 yıl sonra yine nükleer karşıtı fotoğraflarla ortaya çıktı. Tarkan yeni albümünün tanıtımını çevrecilerin nükleer santral yerine kurulmasını tercih ettikleri rüzgar türbinlerinin önünde gerçekleştirdi.

"Tarkan Doğa Derneği'nin yeni yüzü olacak" diyen Doğa Derneği Genel Müdürü Güven Eken, bu birlikteliğin uzun soluklu olacağını söylüyor. Bu ayın sonunda Tarkan ile birlikte bir basın açıklaması yapacak olan Doğa Derneği, bir yıllık detaylı bir plan hazırladıklarını ve misyonlarının üç yıllık bir birliktelik olduğunu belirtiyor.

Ve işte radyocuların görüşleri...

Pınar İnanç (Best FM Müzik Direktörü):

Tarkan’ın şarkılarıyla alakalı olarak dinleyicilerde derin bir sessizlik var.
Yorum istiyoruz ama yorum da gelmiyor. Çok enterasan bir durum. Diğer albümlerle
ilgili mesela Emre Aydın için şarkısını dinledikten sonra hem SMS hem de e -
posta’larla bayağı bir yorum geliyordu ama bu kez olmadı. Albümü dinlediğimizde,
metamorfoz yani bir değişimden bahsediyor. Ancak bir değişim göremedik,
yakalayamadık.Justin Timberlake, Eminem, Fifty Cent havası var. Çok çok da bir
değişim olmamış bence... Tarkan sonuçta şarkı sözlerinde atasözleriyle,
bildiğimiz bir müziği birleştirmeye çalışmış. Ama şu an iyi ibir reaksiyon
aldığı söylenemez. ‘Vay Anam Vay’, çok kötü bir şarkı değil ama beklentiyi tam
anlamıyla karşılayamadı. Beklentiyi yukarıya taşımakla alâkalı bir durum bu. Ne
kadar beklentiyi şişirirseniz, hatayı, kusurları o kadar görüyorsunuz. Bir de
Tarkan’ın kısmetsizliği de sözkonusu. Yaptığı her işte olduğu gibi yine
eleştirilecek. Tarkan için slow şarkılar önemlidir. ‘İstanbul Ağlıyor’, ‘Pare
Pare’ şarkıları var ama bunlar çok vuran, çarpıcı şarkılar değil. ‘Mesela Gitti
Gideli’, ‘İkimizin Yerine’ gibinin yerini tutacak şarkılar değil. Belki
dinledikçe sevilecek. Biz Tarkan’ın radyomuzda döndürüyoruz ama çok talep
geldiği için değil Tarkan olduğu için.

Michael Kuyucu (Radyo Mega Müzik Direktörü) :

‘Keşke en kötü albümümüz böyle olsa’''Dinleyicilerden nötr üstü tepki geliyor.
Yazıldığı, çizildiği, konuşulduğu gibi negatif tepki gelmedi. İstanbul Ağlıyor,
Vay Anam Vay şarkıları beğenildi. Kendi şahsi fikim de, Tarkan’ın beste
seçiminde başarılı olduğu yönünde... Çok fazla elktronik sound yaptığını iddia
ediyor ama bir Hande Yener kadar bence bu konuda uçmadı. Sanırım bunun nedeni de daha ticari olmaktı. Tarkan’a yönelik negatif eleştirileri de seviyesiz
buluyorum. Yaptığı işlere tu kaka gibi bakılmasına karşıyım. O kadar kötü albüm
yapanlar var ki, onların içinde Tarkan gibi istisnai iyi albüm yapan, kendini
kanıtlayan bir sanatçının bu kadar eleştirilmesine karşıyım. Bir anti -
Tarkan’cılık durumu var. Tarkan öldü, bitiyor durumu yok bence. Keşke en kötü
albümümüz böyle olsa.'

Nil Arslan (Power Türk Yayın Sorumlusu)

‘Tepkiler gayet güzel’''Aslında Power Türk olarak böyle konularla yorum yapmayı
pek fazla istemiyoruz ama elbette ki Tarkan’ın albümü çok başarılı. Biz albümü
çok beğendik. Şu aralar en çok ‘Vay Anam Vay’ parçasını çalıyoruz. Tepkiler de
gayet güzel''


Füsun Alkan (Süper FM Müzik Direktörü):

Tarkan, albümünün adı gibi bir değişim geçirmiş, günümüz trendi olan elektronik müziği Tarkanca kullandığı görülüyor. Tarkan şarkıları dinlendikçe alışılabilen şarkılar formatında olduğu için şu an sadece iki şarkıyı beğendim; ‘Vay Anam Vay’, ‘İstanbul Ağlıyor’. Sözler deyimler sözlüğünden olunca cümleler de birbirine bağlantılı olmamış. Keşke sözleri de alt yapısı kadar zengin olsaydı. Süper FM dinleyicileri Tarkan’ın yeni sound’una alışmaya çalışıyor.Tarkan ne yapsa yakışır diyenler de var çok ağır eleştirenler de, en çok sözlere takılmış durumdalar özellikle ''dedikodu'' şarkısını paparazzi programlarında kullanmak için mi yaptığını soruyorlar.''

Hakan Demir (Radyo Viva):

‘Dinleyiciden hiç istek almadık’''Dinleyicilerden ‘Tarkan’ın şu şarkısını
istiyoruz, bu şarkısını istiyoruz’ gibi bir reaksiyon gelmedi. Hiç kimse
Tarkan’la ilgili bir istekte bulunmadı. Ben bunu Tarkan’ın alışılmışın üstünde,
zamanla anlaşılabilecek bir albüm yapmasına bağlıyorum. Türk dinleyicisi
Tarkan’dan daha başka bir albüm bekliyordu. Birazcık galiba Tarkan kendi
istediğini yaptı, dinleyiciyi çok dikkate almadı. Yapmak istediğini yaptığı için
anlaşılması zor bir albüm. Sözler birbirine kafiyeli olsun diye yazılmış gibi...
On şarkının onu da, slow şarkılar hariç birbirine benziyormuş gibi... Belki
bunun nedeni de tek bir aranjörle çalışmasından kaynaklanıyor olabilir. Ben
bir-iki şarkısını beğendim, ‘Aman Allah’ım Tarkan muhteşem şeyler yapmış’
diyemiyorum. Belki diğerleri de dinledikçe kulağımız alışacağı için
sevilebilir.''

Serkan Balbal (Radio Time - dJ):

‘İstekler gün geçtikçe artıyor’''Yavaş yavaş dinleyici alışıyor, gün geçtiçe
istekler artıyor. Bu da dinleyicinin ısındığını gösteriyor bize... Tarkan’a
eskiden gelen bir dinleyici güveni var zaten ve her halükarda albümünü alıp
kendisine destek veriyorlar. Bu ülkede Sezen Aksu ve Tarkan’a ayrı bir ilgi ve
önem var. Dinlediğin anda çok soğuk gelse de, dinledikçe şarkılara alışıyorsun.
Özellikle ‘İstanbul Ağlıyor’ ve ‘Gün Gibi’ ilerleyen günlerde bence daha çok ön
palana çıkacak. Sound olarak İngilizce albümle aynı saund’a yakın. Bence sadece
sözler Türkçe. Okuması da daha profesyonel olmuş ve sesiyle daha iyi oynar hale
gelmiş. Tarkan bence albüm öncesi fazla Lost izlemiş ve bu albüme yansımış.
Koldaki künye Tarkan’a biraz maço kalmış. Albüm değil, yeni imaj Tarkan’a bence
biraz yetersiz kalmış. Albüme yeni yeni alışılıyor bence. Tarkan zoru seven bir
isim, biraz yetersiz, ilgisi düşük bir albüm olduğu düşünülse de, önümüzdeki
aylarda albümden en az beş şarkıyı zirveye taşır.

Esin Özcan (Pal FM Müzik Direktörü):

‘Sindirildikçe sevilen bir albüm’''Biz albümü beğendik. İlk dinleyişte önceki
albümleri düşünerek ‘Nasıl yani’ dedim tabii ki ama ikinci üçüncü de daha da
severek dinledim. Biraz sindirilecek sevilen bir albüm. Dinleyicilerden de, iki
yıl bekledikten sonra Tarkan’ın ortalama bir albüm yaptığını ancak ikinci,
üçüncü dinleyişlerinde gitgide beğenilerinin arttığı yönünde yorumlar geliyor.
En çok ‘İstanbul Ağlıyor’ ve ‘Dedikodu’ şarkılarına istek geliyor.''

Eleştirmenler de beğenmedi!

Hürriyet yazarı Tolga Akyıldız, konuyu köşesine taşıdı:

Uzun bir aradan sonra bir yılbaşı gecesini, eski tabirle "pijama, terlik,
televizyon" formatında geçirdim. Saat 20.30’dan itibaren neredeyse tüm
kanalların yılbaşı programlarını oradan oraya zıplamak suretiyle izleme fırsatım
oldu.Tarkan’ın yeni albümü Metamorfoz’un yayınlanmasıyla birlikte, yılbaşı
gecesi için TRT ile yaptığı özel anlaşma ve aldığı para konuşuldu uzun bir süre.
Kaç para aldıysa almıştır, helal-i hoş olsun, ben işin o kısmıyla
ilgilenmiyorum. Ancak yılbaşı gecesi, Tarkan gibi büyük bir pop star’ın bile,
hem de hiç öyle davranmamasını gerektiren, kariyeri açısından kritik bir
dönemde, ne denli özensiz davranabildiğini görüp üzüldüm. TRT’nin hemen tüm
kanallarında, bir süredir bir senkron problemi (sesle görüntü oturmuyor) var. Bu
tamamen teknik bir problem ve bu problemi yılbaşı gecesi yayınlanan Tarkan
konserinde dahi çözememiş olmaları hakkında söyleyecek bir laf bulamıyorum. E,
Tarkan ne yapsın diyeceksiniz. Doğru, bu Tarkan’ın elinde olan bir durum değil.
Peki bu kadar konuşulan bu konserin, hem de Tarkan’ın belki de kariyerinin dönüm
noktası olacağına inandığımız "Metamorfoz" albümünün promosyon dönemine denk
gelen bu konserin play back olmasına ne diyorsunuz? Koskoca Tarkan; "Hayır
kardeşim, ben play back söylemem, ayıptır" diyememiş midir? Diyememiş olduğunu
sanmıyorum, peki bunu önemsemeyecek kadar özensiz davranmayı nasıl göze
almıştır?Tarkan, akıllı bir adam. Ancak kariyeri açısından ne denli tehlikeli
bir eşikte olduğunun sanıyorum farkında değil. Tarkan kadar büyük bir star’ın
kariyeri söz konusu olduğunda, metamorfozun aslında iş yapış biçimiyle ilgili
olduğu ve sound olarak çok daha cesur davranması gerektiği de bir gerçek. TRT,
Tarkan sayesinde iyi reyting almış, tebrik ederim. Ama Tarkan’ın konuya bambaşka
bir açıdan bakma zamanı geldi de geçiyor bile, sadece kendi iyiliği için.Gelelim
ATV’deki konsere. ATV bir geçiş döneminde malumunuz. Yeni patron, Ali Kırca’nın
transferi... Kenan Doğulu’nun lokomotifi olduğu konser yayınında Hepsi ve Burak
Kut da vardı. Kenan, tam bir sahne adamıdır biliyorsunuz. Sahnede çok başarılı
olduğu ve geçtiğimiz yıla damgasını vuran bir albüm yaptığı da su götürmez
gerçekler. Yayın canlı, konserler Ozan Doğulu yönetimindeki çok iyi bir
orkestrayla cayır cayır. Peki, sorun nerede? Tamamına yakınını seyrettim; Kenan,
Burak ve Hepsi’nin performansları, yayın kalitesi açısından bir sorun yoktu
asla. Ancak, ATV’nin yılbaşı programı bir konseri canlı yayınlamanın ötesine
geçemedi.Diğer kanallardaki alaturka konserlerin, dansözlerin, şunun bunun
reyting almasında şaşılacak bir şey yok. Sadece Tarkan ve Kenan Doğulu’ya bel
bağlayan iki farklı yayın akışı üzerine iki çift laf etmeyi borç bildim. (TOLGA
AKYILDIZ / HÜRRİYET)

Müzik eleştirmeni Naim Dilmener de, Radikal'deki köşesinde bu hafta Metamorfoz'u değerlendirdi:

90’lı (ve elbette 2000’li) yılların en baba star’ı Tarkan’ın, (hem
dostu, hem düşmanı tarafından) merakla beklenen albümü nihayet çıktı:
''Metamorfoz''. Şarkılardan evvel fotoğraflar ulaştırılmıştı basına. Eh,
bilinmeyen-beklenmeyen şey değildi; Tarkan ya da benzerleri, böyle dönemlerde,
yani yeni bir albüm çıkardıklarında ''imaj''larının üstüne gider, oynar da
oynar, değiştirirler de değiştirirlerdi. Tarkan’ın böyle yapması, bu nedenle
sürpriz olmayacaktı. Ama yine de sürpriz oldu; Tarkan şaşırttı bizi. Her zaman
yaka-bağır açık olan, fır-fır dönerken havalı havalı havalanan beyaz gömleğin bu
sefer bütün düğmeleri (boğaza kadar hem de) iliklenmiş, bir de ince bir kravatla
taçlandırılmıştı. Bir de bir takım elbise; gri bir takım elbise çekilmişti.
Askılı ekose pantolonlar, fırfırlı gömlekler ile başlatılıp, bir ara Michael
Jackson’un civarından geçirilmesi de ihmal edilmemiş bir ''imaj inşaatı''na,
mahalle kahvelerinin herhangi birinde son verilmişti işte. ''Okey’e dördüncü
lazım,'' demişti belki birileri ve Tarkan da heveslenip, ''Ben varım,'' diye
cevaplamıştı. Masaya oturmadan önce de, ''faça''yı ortamın şartlarına
uydurmuştu. Ah; hele o gümüş künye! Bunları yapan-imal eden kalmadı; özel
yaptırmış olmalılar, değil mi? Hayırlısı diyelim, bu ''kare''nin bu ''faça'' ile
''çift joker'' beklememesi gerektiğini ekleyelim ve geçelim şarkılara. Albümün
şarkı sayısı minimumda; 10 şarkılık bir ''Metamorfoz'' bu. Extra’sı yok, bonus’u
yok, remix’i yok. Ki, albüm satmanın, satabilmenin aslanın ağzında olduğu böyle
bir çağda; ne demek bonus ve remix, ya da versiyon; ilaveten ikinci bir diskin
bile olması gerekiyor artık. Tarkan ve ekibi ve de firması Hitt, hiç oralardan
gelmemiş. Cimrilik mi? Değil. Galiba daha temel bir açmaz. Ya da daha önemli bir
sıkıntı. Yazamama-yaratamama sıkıntısı. Geçen yıl yayınlanan Mustafa Sandal
albümü ''Devamı Var''da da aynı problem vardı. Galiba ''ilham'', 90’ın
gençlerinin civarından yeterince geç(e)miyor. Ya da, yeterince ''genç'' değiller
artık. Tabii yaş almak, yaşlanmak, ille de ilham eksikliğine sebep olan bir şey
değildir ama galiba Özal Kuşağı gençlerinde bu böyle oluyor, böyle tezahür
ediyor. Ama ''Metamorfoz'', geçirildiği-becerildiği kadarıyla da iyi gözükmüyor.
Albümün, hem de hemen açılış şarkısıyla birlikte verdiği tat, (tabir, caiz
bulunmayacak olsa da, ne yazık ki durum tam da bu) ''kabak tadı''. ''Vay Anam
Vay''ın dizelerindeki kafiyeler, Sezen Aksu’nun, o 90’lı yılların ortasındaki
''Her şeyin başı sonu KAFİYE!'' çağında yazılmışlara-uydurulmuşlara bile rahmet
okutacak bir seviyede. Başlangıç böyle. Gerisi de aynen böyle. Tekrar da tekrar,
aynı da aynı. Şarkıların bir kısmı çok sık olarak ''Kuzu Kuzu''ya düşürüyor
yolunu. Tarkan bu; kimden isterse şarkı alabilirdi büyük ihtimalle. Herkes ona
şarkı vermeyi, bir tür ''prestij'' olarak kabul ediyor. O zaman sorun ne? Neden
albümde bir Aksu ya da Öncel (ya da ikisinin birden) şarkısı yok da, onların
yerine, onların taklidi şarkılar var? Nedeni şu olsa gerek. Herkes gibi, Tarkan
da işin kaymağını tek başına yemek istedi. ''Ben Tarkan’ım,'' dedi muhtemelen,
''kaç yıl aradan sonra yapacağım bir Türkçe albümün gelirini, neden onunla
bununla paylaşayım?'' Ama yok. 90’ların süper star’larından Tarkan ile 90’ların
harika müzisyenlerinden Ozan Çolakoğlu’nun yapmaya çalıştığı şey ''Metamorfoz''
ol(a)mamış. ''Azıcık alttan, azıcık üstten'' bir ''Çakkıdı'' olmuş ola ola; ya
da ''Çakkıdı''ya bayılmış o büyük çoğunluğun dizlerine, dilediklerince
kapanılmış.Böyle bir sound’un, böyle şarkıların ne Tarkan’a, ne de Çolakoğlu’na
faydası var. Ne de bize. Ama ''Biz'' dediğimiz de, ''tuzu kuru bir güruh''uzdur
sonuçta, en azından bu konuda. ''Tarkan’ın son albümü olmamış ya,'' der geçeriz;
başka şarkılara, başka şarkcılara atlar, önümüzdeki maça bakarız. Ama Tarkan
için durum bu kadar rahat değildi. Hele hele o İngilizce albüm sonrası iyice
riskliydi. Ve görüldüğü kadarıyla risk büyüdü; atlatılamayacak kadar büyüdü. Çok
seviyorduk çok, tam kalbimize fırlatmıştı ok, ama artık sanki YOK; ya da olmak
üzere. NAİM DİLMENER (RADİKAL)

***

Olcay Tanberken Metamorfoz'u Haber90.com'da değerlendirdi.

KRAL ÇIPLAK
"Rock söyleyecek, R&B yapacak, yepyeni bir Tarkan var
karşımızda" gibi satırlar çok değil birkaç aya kadar gazete ve dergilerin müzik
haberlerinde rastladığımız satırlardı. TRT'nin yılbaşı özel programı için önce 1
milyon, daha sonra 750 bin YTL olarak 'adı konulan' ücreti konuşuldu,
tartışıldı. Nasıl olur da cebimizden çıkan vergilerin bir kısmının gittiği ve
çalışanlarının bile maaşlarını zor ödeyen devletin televizyonu, bir sanatçıya
topu topu 6 şarkı için bu kadar yüksek meblağ ödeyebilirdi? Tartışmalar geride
kaldı. Tarkan 2008 yılbaşında, yeni albümü Metamorfoz'la
karşımızdaydı. Bugün gördük ki, pekala reytingler o kadar da iyi değil.
Tarkan'ı bilemeyiz ama bu yılbaşının TRT'ye pek yaramadığı ortada. Albüme
gelirsek eğer, çıkış parçası "Vay anam vay" ve "Çat Kapı", hafiften rock ve
elektronik tınılarla bezenmiş altyapılarla dikkat çekerken, geri kalan hemen tüm
şarkılarda fazla bir altyapısal farklılığa ya da değişime rastlanmıyor. Yine
bildiğimiz Tarkanvari, ya da başka bir deyişle Ozan Çolakoğlu şarkıları. İş
böyle olunca da albüm Tarkan albümü değil, Ozan Çolakoğlu albümü oluyor ve evet,
aranjör kendini yenilemiyorsa belki de artık onu değiştirmenin vaktidir diye
düşünüyor insan. Diğer şarkıları hızlıca saymak gerekirse 2 slow dikkat
çekebilir: "İstanbul Ağlıyor" ve "Gün Gibi" . "Dedikodu" ise daha çok Serdar
Ortaç'a ya da Sibel Can'a yakışabilirdi sanırım, bu albümde ne işi var?.
Bunların dışında Tarkan "Dilli Düdük" ve "Bam Teli"ne mutlaka birer klip
çekecektir, yakışır. Tüm albüm içinde en beğendiğim şarkının ise "Hop Hop"
olduğunu belirtmek istiyorum. Düzenlemenin üzerine adamakıllı eğilmiş olunsaydı,
kesinlikle çok daha iyi olabilirdi bu şarkı. Elbette sözler de farklı
yazılmalıydı, bu haliyle öyle söylenildiği gibi hiçbir protest tarafı yok çünkü
(hoş, Tarkan'ın böyle bir misyona soyunması da insanı şaşırtıyor). Ama nakarat
kısmı kesinlikle çok başarılı, ki zaten şarkıyı kurtaran da orası. Peki
Tarkan'ın iniş süreci nasıl başladı? Aslında yeni değil, Kuzu Kuzu single
şarkısı ve Karma albümünden sonra dişe dokunur şarkılarının sayısı hızla düştü.
Karma da zaten baştan sona eli yüzü düzgün, bir konsepti olan son iyi albümüydü
Tarkan'ın. Hatta bence kariyerinin doruk noktasıydı. En iyi şarkılarında Sezen
Aksu ve Nazan Öncel'den beslenen Tarkan, galiba iş kendi şarkılarına ve albümüne
gelince onların izinden gidip benzer söz tekrarlarıyla ve nakarat öbekleri
yazarak kolaya kaçmışa benziyor. Aynı vokal tekniklerini ve ekolarını yine bu
albümde de kullanınca, Tarkanvari müziğin aslında değişime pek de açık olamadığı
ve arz-talep misali, bu toplumun da bunu beğenip dinlediği ve kulaklarının
ısıtılıp ısıtılıp aslında 10 yıl önce bile yazılmış gibi durabilen aynı
şarkıları kabul edebildiğini gösteriyor. Albümdeki sözlerin basitliği ve
aynı laflarla dönüp dolaşıp artık bıkkınlık derecesindeki tekrarı bir süre sonra
gerçekten can sıkıntısına dönüşebiliyor. Bu mudur yani diyorsunuz, Tarkan onca
güzel albümden ve dillere dolanan şarkılardan sonra nasıl da bir arpa boyu yol
alamadığını mı kanıtlamak istiyor bu albümüyle? Üstelik "Metamorfoz" gibi bir
isim takarak, göremediğimiz hangi değişimi ifade etmeye çalışıyor? Şu bir
gerçek ki Tarkan ne yapsa, ne söylese satacak. Eminim bu albüm de epey bir satış
rakamına ulaşacak. İngilizce albümü "Come Closer"da da benzer eleştiriler
yapılmıştı ki, Tarkan kendini değiştirmekten, başkalaşmaktan korkup kolaya
kaçarak, aynı sözlerle, aynı altyapılarla, aynı düzenlemelerle ve aynı vokal
tekniğiyle gitmeyi sürdürürse, çağa ayak uyduramayacağı için hızla inmeye devam
edecek. Onun gibi önde giden sanatçılar da böyle yaptığı sürece, Türk popu
elbette yerinde kalmaya ve dünyaya açılAmamaya devam edecek, ne yazık ki. OLCAY TANBERKEN (HABER90.COM)

Michael Kuyucu da kendi sitesinde albümü değerlendirenlerden...

Ülkemizde adettendir insanları aşağıya çekmek için özel bir çaba
harcanır , karalama kampanyaları , tartışmalar , çamur atmalar ….. Çıkar
guruplarının aleyhte gerçekleştirdiği özel kampanyalar başlar ve gidebileceği
yere kadar gider..Bunun en somut örneği ise TARKAN ve son albümü “METAMORFOZ”
oldu.Kendi tv lerinde yüz bin lerce dolara anchorman çalıştıran , showmen
çalıştıran özel kanalların medyaları T.R.T. ‘nin verdiği iddia edilen paraları
konu eder , magazin programların röportaj vermeyen Tarkan’a kıl olan
magazinciler onu karalamak için fırsat bekler… vs vs vs … İşte böyle bir şey
oldu Tarkan’ın albümünün hiklayesi…Yorumcunun albümü dışında her şeyinin
konuşulduğu bir düzen içinde eleştiri yapmuruna tutuldu Tarkan. İş böyle olunca
tabii ki sonuçlar Tarkan’ın aleyhine gibi görünse de pekde olmadı .. Her yerde o
konuşuldu her yerde onun reklamı yapıldı ve bu eleştirilerin kar edinen ismi her
ne kadar arada bir yıpransa da Tarkan oldu.
Tarkan için konuşacak , yazacak söyleyecek çok şey var ama biz albümüne gelelim.Kısaca : On şarkı yorumlamış ve tüm şarkılarını kendisi
hazırlamış yani şarkıların tamamında söz ve müzik TARKAN ! Böylece ne Sezen ne
de Nazan’a ihtiyacım var deyiverdi.Düzenlemelerde fazla uçulmamış , yer yer az
da olsa rock bir tını ama genelde alıştığımız bir Tarkan tınısı var. Ne aşırı
elektronik ne de ucuz bir sound var. Ortalama ve güncel bir sound var , en
önemlisi 10 yıl sonra demode tınıya sahip olmayacak bir sound var burada. Yani
düzenlemeler çok ustaca yapılmış , bugün “Abone” yi dinlerken gülüyoruz ama on
yıl önce “Vaaouuu” diyorduk.On yıl sonra bu Tarkan soundunu yine
dinleyebileceğiz.İmajına gelince Ne yapsın adam Amerika’yı yeniden mi keşfedecek
, ya spor takılırsın ya da klasik yda hiç birini yapmayıp çıplak çıkarsın ! İmaj
neyin eleştirisi anlamadım, Hande uçtu bu onun tirajına yansıdı zirvede olan ve
zirveden aşağıya çekilen bir starın zirvede kalma zorunluluğu altında fazla
uçmasını bekleyemez her halde kimse.

Şarkılara Gelince Tipik Tarkan şarkıları - Vay Anam Vay ::::
Nefesli yorumları ile “Kuzu Kuzu”daki bir Tarkan , yine erotik yine egzotik ve
yine söz öbekleri ile ikilemelerden oluşan şarkı formatı. Dinlendikçe sevilen
bir şarkı.- Dilli Düdük :::: Rock’n Roll tınısını da içine alan Tarkan
zıpırlığına sahip bir şarkı. “Hüp”ü sevenler bunu da sevecekler.- Arada Bir :::
Nakarata gelince uçan bir şarkı , sadece b u şarkıda değil hemen hemen bütün
şarkılarında Tarkan “melodik” olmayı başarıyor.Melodik şarkılar olunca da iş
gidiyor.- İstanbul Ağlıyor :::: Albümün en slow ve en güzel şarkılarından biri.
Özellikle sözleri dikkat çekiyor, oturun dinleyip dinleyip eski sevgilinizi
düşünüp ağlayın. Tipik Tarkan damarlarından. Şimdi Tarkan damarı nasıl oluyor ?
diyeceksiniz . Light , samimi sessiz sakin ve derinden….- Hop Hop :::: Tarkan
bunu seviyor, geleneksel şarkı sözlerinden uzak ikilemeler , söz öbekleri ve
deyimleri kullanmayı seviyor. İşte öyle bir şarkı daha. Çocukların , gençlerin
seveceği bir şarkı .. albümde ki diğer şarkılardan biraz farklı yani albümü
biraz düşürüyor ama yine de Tarkan hayranları bu tarz şeyleri sever.- Dedikodu
::: Albümün garanti hitlerinden biri .. Zaten dedikodu lafı hep cazip gelir
insanlar , şarkısı da aynen. Daha önce Sibel Can’ın “dedikodu”su bayağı
patlamıştı.Albüm güçlü bir nakaratı olan bu şarkı ile iyice kuvvetleniyor ,
dikkat çeken şarkılardan biri olmayı başaran bir şarkı.- Bam Teli ::: Albümün en
klasik armoni ve müzik kuralları ile hazırlanan şarkısı. Daha düz bir ritim ,
yine melodik bir şan , gitgide kuvvetlenen bir şan .. Şarkı öyle çok ahım şahım
değil normal bir Tarkan şarkısı.- Gün Gibi ::: Albümün yavaş yavaş düşmeye
başladığı anlarda karşımıza çıkan bir şarkı.Bu şarkı için şöyle bir şey
diyebiliriz olsa da olurrrr olmasa da..- Çat Kapı :::: En ritmik ve dinamik
şarkı. Albümün sonlarına doğru gelirken Tarkan’ın rock soundunu biraz daha fazla
etkinleştirdiğini görüyoruz , daha önce “Şeytan Azapta” adlı şarkısında
kullandığı tarzı da biraz daha fazla kullanmış bu son şarkılarda. Rock müziğinin
yükselişinden mi yoksa bir değişim mi yapmak istediğinden bilinmez ama bence
biraz abartmış bu rock soundunu… “Çat Kapı” albümün en rock tınıya sahip şarkısı
bu ve bu sonlarda karşımıza birkaç şarkı Tarkan’ın geleneksel müzik dinleyicisi
ve geleneksek pop dinleyicisinin uzağında kalındığını görüyoruz.. Belki de yeni
neslin rock tutkusundan nemalanmaya çalışılmış ama bu tartışılır.. Tarkan’ın
belki de gerçekleştirdiği en büyük tartışılacak stratejik davranış albümündeki
slow şarkıları az , rock tınılı şarkıları fazla tutması diyebilirim.- Pare Pare
:::: Tarkan’ın söz ikilemelerini bol bol kullandığı bir şarkı daha.. Gerçeği
güzel bir tarz ama albümün nerdeyse tamamında bunun olmasında bazen sıkmıyor
değil….Orta ritimli ortalama bir Tarkan şarkısı diyebiliriz bu şarkı
için.

Albümde dikkat çeken şeyler :: - Tarkan’ın fazlası ile söz
öbeklerini ve ikilemeleri kullanması ,- Rock tınısını yer yer fazlalaştırması ve
abartması ,- Az sayıda slow şarkının yer alması- Dance soundunun nerdeyse hiç
olmaması- Kullanılan soundun ve ritmik tınının albümün başından sonuna kadar
aynı olması albüm sound bütünlüğü için belki “ok” denilebilir ama bir starın
daha renkli olması da gerekebilir. Mesela dance bir şarkı , bir balat , bir pop
– rock hatta bir tane de ağır rock şarkı olsa daha renkli bir yapı
kurgulanabilir albümde.Sonuç olarak ne abartıldığı ve yerden yere vurulduğu
kadar kötü değil ne de eski Tarkan hitlerinin yerini alacak kadar mükemmel değil
bu albüm. İçinde kırsallık , kıroluk bulunmayan temiz bir albüm yapmış Tarkan
“Vay Anam Vay – Dilli Düdük – İstanbul Ağlıyor – Arada Bir – Dedikodu” ile bu
albüm yürür ama keşke sonlara doğru gelindiğinde bunlar gibi birkaç şarkı daha
olsa. MICHAEL KUYUCU (michaelshow.net)

***

Görünen o ki, Tarkan'ın son albümü epey bir süre daha tartışılmaya devam edecek. Tabii bu esnada şarkılar da kulaklarımıza iyice yerleşmiş bile olabilir...(TAMBA TUMBA)

DJ Pelin Batu ile 'Anne Bu Çalan Ne'

Beyoğlu'nun eğlenceli mekanlarından Studio Live Technik, 11 Ocak Cuma akşamı yeni bir etkinliğe imza atacak. 'Anne Bu Çalan ne?' adlı organizasyonda; Pelin Batu, Murat Meriç ve Aslı Atasoy, DJ kabinine geçecek. Gecenin açılışını 'en sevdiği parçalardan oluşan listesi' ile Pelin Batu yapacak. 70'li ve 80'li yılların hit şarkılarının çalınacağı gecede; güncel seslere de yer verilecek. Etkinlik saat 21.00'de başlayacak.

Erol Evgin dersliği açılıyor...

Mezunu olduğu İstanbul Lisesi'nde, Erol Evgin adına modern bir dil dersliği açılıyor. Bugün yapılacak dersliğin açılışına, İstanbul Lisesi Müdürü Adnan Ersan, İstanbul Erkek Liseliler Eğitim Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mahir Vardar, Erol Evgin ve okulun mezunları katılacak. Evgin, "Bu okulda aldığım, geleneksel değerlerimize saygı ile, Batı uygarlığını harmanlayan eğitim, sanatıma ve başarıma büyük katkılar sağladı. Bir dersliğe adımın verilmesi benim için onurdu" dedi.

Öte yandan, Türk müziğinin yaşayan efsanesi, usta müzisyen Timur Selçuk, uzun bir aradan sonra ilk kez sahneye çıkacak. Selçuk, 11 Ocak Cuma akşamı, daha önce Erol Evgin'in konserleriyle renklenen The Plaza Otel'in Roof Bar'ında şarkıları seslendirecek. (HÜRRİYET)


Hürriyet'in balık hafızası

Sevgili müzikseverler, Hürriyet gazetesinin magazin sayfalarını süsleyen bir haber başlığı aynen şöyle: "Meğer Tolga şarkıcıymış". İlgili haber, Yaprak Dökümü'nün oyuncularından Tolga Karel'in, 2004 yılında bir albüm yayınladığını özetleyip gazetenin şaşkınlığını(!) okuyucuyla paylaşıyor. Hepi topu 3-4 yıl önce yayınlanmış bir albümü (ki Karel, iyi kötü bu albümüyle konuşulup adından da söz ettirmişti) yeni keşfetmiş (inanması güç ama böylesine köklü) bir gazete, okuyucu karşısında balık hafızalı duruma düşmez de ne olur...3 yıl öncesini unutacaksak, daha da eskileri hiç hatırlamayalım bile o zaman??

Zeki Müren müzesi büyük ilgi görüyor

Muğla'nın Bodrum ilçesinde bulunan Zeki Müren Sanat Müzesi'ni geçen yıl 48 bin 648 kişi ziyaret etti. Bu konuda açıklama yapan müze yetkilileri şöyle konuştu: "Her gün müzeye ilgi artıyor. Yabancı turistler de yoğun ilgi gösteriyor. 2008'in ilk haftasında 500'e yakın insan müzeyi ziyaret etti. Yoğun ilgi nedeni ile müzede bulunan eserler bir güvenlik sitemi ile korunuyor." Zeki Müren'in 1977 yılında sosyolog Fatma Mansur'dan 1 milyon 200 bin liraya satın aldığı ev, 8 Haziran 2000 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek müze haline getirildi. İki katlı müzenin ön ve arkasında bahçe bulunuyor. Ön bahçede heykeltıraş Tankut Öktem'in yaptığı, Zeki Müren'i elinde mikrofonla tasvir eden bronz bir heykel sergileniyor. (AA)

Atilla Atasoy: "Şimdi Andropoz Zamanı"

Attila Atasoy, suskunluğunu 'Grup Düş Gezginleri'yle birlikte çıkardığı 'Andro' albümüyle bozdu. Müzik yaşamında 35. yılını dolduran Atasoy, bu albümün içine 'Şimdi Andropoz Zamanı' diye bir şarkı koydu. Bu şarkıyı kendinden yola çıkarak yazdığını söyleyen Atasoy'la yeni albümü ve yaşamı hakkında bir röportajdan bazı kesitler...

* 'Grup Düş Gezginleri'yle albüm çıkarma fikri, onların beni ikna etmesiyle doğdu. En son 2005 yılında 'En İyileriyle' adlı albümüm çıkmıştı. Önceki ve sonraki karma albümleri saymazsak, 2002'de yaptığım solo albümden sonra piyasaya dönüş olarak kabul edilebilir.


* Bu yıl müzikte 35 yılımı doldurdum. Neler gördüm, yaşadım... Hepsi bugünkü beni inşa etti. Tek alışamadığım, nankörlük dolu bu piyasa oldu. Çok şey yaşadım, öğrendim ve öğrenmeye devam ediyorum. Ama galiba ticareti öğrenemeyeceğim...


GÖNDERME YAPTIM


* Bu albümde bulunan 'Andropoz Zamanı' isimli parçayı yaparken, yaşadıklarımı yazdım. Yazarken de ironi yaptım tabii... Ayrıca 'Bir tıp mensubu olarak konuya açıklık getirmeliyim' diye düşündüm. Kendi duvarlarına hapsolmuşlara gönderme yapayım dedim ve gerçek anlamda andropoz olmadığını anlatmaya çalıştım. Yıllarca standart bir hayat yaşayıp, 50'sinde hırslananları hicvettim biraz da. Oysa yaşamak isteyene yaşam her gün gençlik vaat ediyor.


* Kendimi belli bir yaştan sonra daha özgür hissettiğim doğru... Çünkü size çocukluktan itibaren görevler yükleniyor. Hayatın size dayattıklarının üstesinden gelmek, emek ve zaman alıyor. Bir de bakmışsınız, yaşınız 50 oluvermiş. Ama o sınavlardan, acılardan geçerek kendimizi inşa etmemiz bu yaşlara denk geliyor. Hele bizim gibi 'Aman oğlum'larla büyütülmüş bir kuşak için... Neyse ki, Tanrı bana bu sanata sığınma şansı verdi de birçok şeyin üstesinden gelmem daha kolay oldu.


* Yeniden evlenmek beni ürkütüyor. Hele bu zamanda kime güveneceksin? Özgürlüğüm çok kıymetli benim için... Ama hayat arkadaşı anlamında bir birlikteliği her zaman düşünürüm. Yaşlandıkça daha seçici oluyoruz ama bir o kadar da şansımız azalıyor. Bu ters orantı çoğu kişiyi bunalıma itiyor. Oysa artık hırsların törpülenmiş olması, beklentilerin aza indirgenmesi gerekmez mi? Önemli olan denemeye değer bulmak değil mi? Her şey ölümlü... Ben, evlilik veya hayat arkadaşlığı orta yaştan sonra gerekir diye düşünüyorum. Yani herkes kurtlarını döktükten sonra... Şarkımda dediğim gibi 'Aş gönlünü aş/Çok şey istiyor bu yaş/ Şans bir o kadar az/Ama denemektir haz/Ama denemektir hayat...'


* Gerekli ilginin gösterilmediğine inanıyorum. Benim ilgiden kast ettiğim, bu zamanda arkada finansör, sponsor ya da destek olmadan zorluklarla üretilmiş bir albümün küçük bir çıkış haberidir. Zamane starlarıyla zaten aynı kulvarda olamayacağımız aşikar... 35 yıla imza atmış ve bu piyasadakilerin en çömez yıllarında onlara yardımcı olmuş bir sanatçı adayı olarak bu kadarını beklemek hakkım... Onların emeğe ve sanatsal çalışmalara saygısını beklemek hakkım... Bunu bile yapmıyorlar.


* Tarkan'a gelince... Her şeyden önce zamana, değişime ve genç düşünmeye inanırım. O da önemli bir yetenek ve kendisini seviyorum. Ancak ikinci, üçüncü ve dördüncü albümlerini dinlemeyi tercih ederim. Son çıkardığını ona yakıştıramadım.


* Ceza'yı çok beğeniyorum. Zaten artık pop bitmiş durumda... Yeni şeyler, yeni söylemler gerek... Kendimizi, sistemi ve dünyayı yeniden inşa etme zamanı şimdi. Bir çeşit andropoz zamanı gibi... Hiçbir doğum sancısız olmaz.


* Fazıl Say'ın söylediği sözlere katılıyorum. Hele hele göbeğini kaşıyan oportunistlere söyledikleri için kendisini kutluyorum.


* Ben hayatımı sanat, seyahat, spor ve sevda üzerine kurdum ve bu dört ayak üzerinde de sürdürmeye çalışıyorum. Bu dört unsur tabii saygı ile de buluşuyor. İşte bunlar benim mutluluk anahtarlarım.


(SABAH)

Tuna'dan ilk klip

Tuna Kiremitçi'nin "Kendi Halinde" adlı solo albümünün ilk klibi, "Dal Rüzgârı Affeder" şarkısına çekildi. Sözü ve müziği Tuna Kiremitçi'ye ait şarkının klibinin yönetmenliğini Emir Khalilzadeh üstlendi. Senaryoyu Khalilzadeh ve Kiremitçi ortaklaşa yazdılar. 90'lı yılların alternatif gruplarından Kumdan Kaleler'in solisti ve gitaristi Tuna Kiremitçi'nin solo albümü, geçtiğimiz günlerde Ada Müzik etiketiyle çıkmıştı. (HÜRRİYET)